16 Mart 2013 Cumartesi

Durduk Yere Huylanmalar

Çarşambadan beri midemde garip bir durum var. Sanki midemde oturan küçük elfler var gibi. Bazen bu elfler boğazıma doğru tırmanışa geçiyor ve beni sinir ediyor. Üstümde tuhaf bir uyuşukluk var. Uyumak istiyorum, hemen yoruluyorum ve mütemadiyen başım dönüyor.
Yoksaaaaa....

Bende yoksa diye düşündüm ve birden bunalıma girdim. Panik dalgası her saniye bünyeme iyice yerleşti. Korkmamı gerektiren bir şey yoktu ama o %1'lik ihtimali göz ardı edemezdim. Dün Banu'ya gitmiştim karşıdan eve geçerken Memo eczaneden bir test aldı. Memoda gizli bir sevinç hali. Öyle olsa ne mutlu olacak ama ben eni konu depresyona girdim. Üstelik mantığım saçmalıyorsun demesine rağmen, kalbimin bir köşesinde "kız yoksa, olur mu olur he!" diyen bir garip ses.
Neyse, eve geldim malum teste damlatılacak çiş damlaları ve pembe renk olacak mı endişesi??? Beklerken gözümün önünden milyon tane şey film şeridi gibi geçmekte. Ege için yaptığım o ilk test ve kalbimdeki endişe hali, sevineyim mi?, şaşırayım mı?, ne olacak şimdi bakışım filan an an aklıma gelmekte. Bütün bu hengame, 5 dk. boyunca bu saçmalıklara kafa yorduktan sonra tek çizgi görüp derin bir OH! çekmem ve salak mısın nesin? diye kendime çıkışmamla bitti.
Korunma konusunda hayatta taviz vermeyen bir şahsiyet olmama rağmen, kaza kurşunu gibi bir saçma fikri kafamda nasıl geliştirebildim hayret!

Eeee, hamile değilsem nedir bünyemde ki bu durum?

13 Mart 2013 Çarşamba

Ekmek

7 gündür gözüm gibi baktığım doğal mayamı başarıyla büyüttüm ve nihayet bu gece ilk ekmeğimi yoğurdum. 18 saatlik bir bekleme sonunda pişirip ne halde olduğunu göreceğiz inşallah.

Bir haftadır ekmeğimi evde yapıyorum. Bazen yaş maya bazense instant maya kullanıyorum ama hakiki mayamın büyümesini olgunlaşmasını izlemekte çok keyifliydi. Bugün akşam yemeğine ufak bir ekmek yaptım çünkü yarın için ekşi mayalı ekmeği pişirdiğimde evde ekmek bolluğu olmasın istedim. Sadece 175 gr. tam buğday unu, 175 gr. buğday unu, 1 bardak süt, 1 çay kaşığı tuz ve bir o kadar instant maya birleşiminden harika bir ekmek çıktı. Yumuşak ama kalın kabuklu tam sevdiğim gibi.
Evde kendi başına bir şeyler ortaya çıkarmak harika bir duygu. Ekmek mak. var ama ben bu aralar hamuru kendi ellerimle yoğurmayı daha bir sever oldum. Hamurla uğraşmak insanın bütün negatif enerjisini alıyor. Ekmek yapmak terapi gibi.

Birde fotoğraf makinesi olsaydı ve mayanın aşamalarını çekseydim daha iyi olurdu ama ne yazık ki bozuk ve bende yaptırmak gibi şeylere kafa yormuyorum :( Bir daha ki sefere inşallah.

Doğal olarak bu aralar ekmek konusunda acayip araştırır oldum. Ekmeğin ana maddesi un, en büyük ilgi alanım.
Ben ekmek yaparken, Doğalsan'ın tam buğday ununu kullanıyorum çünkü diğer markaların tam buğday unlarının içinde ruşeym ilavesi bulamadım. Özellikle ruşeym katkılı diye ayrı bir kategoriye sokmuşlar ama zaten tam buğday diyorsan neden içinde ruşeym yok? Bu ruşeym olayı zaten beni benden almış durumda. Bu sebepten marketin un rafında üşenmeden her markanın paketlerini ayrıntısıyla okur haldeyim.

Yarın akşamı iple çekiyorum. Bakalım benim doğal ekşi mayamın ekmeği bir hezimet mi olacak? yoksa dünyanın 8. harikası mı?

10 Mart 2013 Pazar

Bağlılık Yemini

Şiddetli migren atağıyla uyuduğum gecenin sabahı genelde çok sisli olur. Ayrıca bu sabah ağrının geçmediğini anladığım için derin bir keder çukuruna düşmüş durumdayım.
Migren öyle bir şeydir işte. Uykunuzda sizi yakalar ve sabaha süpriz ben geldim nidasıyla sizi uyandırır. An itibari ile 48 saatini doldurmuş olan migrenim acaba ne düşünceler içinde?

Birde işin rüya kısmı vardır. Bilinçaltın ne varsa sana geri kusar. Ağrı bir yandan, rüyalar diğer yandan, adamı hallaç pamuğuna döndürür. Artık ağrı kesicilik durumunu çoktan geçtiğinden ilaçta kar etmez. İlaçlar bir level önceydi ama çare etti mi? Hayır!

Migrenimle tam 24 senedir koyun koyuna yuvarlanıp gidiyoruz. Ne yaparsam yapıyım ısrarla beni bırakmaz. Tabiri caizse pek vefakardır. İnsanın gözleri yaşarıyor bu bağlılığı görünce. Babam bile gitmişken o hiç bir yere gitmiyor. Çok sevgili migrenim, seni bende çok seviyorum hiç merak etme daima birlikteyiz. Ölüm bizi ayırıncaya dek...

8 Mart 2013 Cuma

NIVEA yürekleri ağza getiren bir şakayla yeni Stress Protect deodorantı tanıttı

Havaalanında yaşanabilecek en büyük terslik veya en korkutucu deneyim ne olabilir dersiniz? Uçağınızı kaçırmak mı, bavulunuzu kaybetmek mi yoksa hava koşullarından dolayı günlerce havaalanında kalmak mı?

NIVEA, yolcular üzerinde uyguladığı Stres Testi’yle, onlara soğuk terler döktürmüş ve yeni Stress Protect deodorant için eğlenceli bir viral reklam hazırlamış. Videoyu izleyenler, en stresli deneyimlerini #StresTesti etiketiyle Twitter’da paylaşmaya başlamış bile.

Şubat ayında dünya çapında 5 milyondan fazla izlenme ile en çok paylaşılan viral videolardan olan Stres Testi, NIVEA’nın yeni ürünü Stress Protect deodorantı tanıtıyor. Videoda, farklı insanlar havaalanında uçaklarının kalkmasını beklerken, bir anda tehlikeli bir kaçak olarak arandıklarını öğreniyorlar ve ne yapacaklarını şaşırıyorlar.

Günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz heyecan, korku, stres gibi duygu değişimlerinin neden olduğu terleme ile yeni NIVEA Stress Protect deodorantın ne kadar iyi başa çıktığını, esprili bir dil ile anlatan videoyu izleyince, soğuk terlere karşı önlem almanın önemini kesinlikle hissedeceksiniz.


Bir bumads advertorial içeriğidir.

6 Mart 2013 Çarşamba

Şundan Bundan

Dünden bu yana pek heyecanlıyım. Sebebi ekşi maya yapmaya karar vermem! 7 günlük bir süreç olduğundan acaba tutacak mı? diye pek meraktayım. 7 günün sonunda ekmek yapılacak ve hevesle tadılacak. Hayatıma renk getirme çabalarım gördüğünüz gibi son sürat devam etmekte :)
Aslında, ekmek yemekten vazgeçemeyeceğim için bari düzgün ve doğru ekmek yiyelim diyerek bu işe giriştim. Önümü kesecek bir şey (misal, MEMO'nun beyaz ekmek aşkı!) olmazsa inşallah dışarıdan ekmek filan almayı düşünmüyorum. Birde balkona ufak bir taş fırın yapabilsem ne şahane olurdu :)

Diğer yandan 20 bölümlük Sungkyunkwan Scandal isimli dizimi bitirdim.



Çok keyifli ve güzel bir diziydi. Pek memnun kaldım. Bilhassa bu arkadaşın sahneleri beni ziyadesiyle memnun etti :)



Yoo Ah In, canım kardeşim sen ne ayaksın?


Bir insan evladının böylesi dudakları olması insanlık suçu değilde nedir?
Ahh Ah!

Neyse, ne diyordum? Dizi bitti bende huzura erdim. Gelsin yeni dizi ;) Aklımda bir iki şey var ama dur bakalım önceliği hangisi kazanacak.

Bu arada Turgenyev okuyor ve beynimin Kore dizilerinden kurtarabildiğim kısmını Rus edebiyatıyla meşgul ediyorum. Bu diziler benden fazlasıyla gri hücre çaldı. Dönülmez bir yola girdim çıkamıyorum :) Arada Turgenyev gelip beni silkeliyor. Sağolsun.
Bu hafta okuduğum kitabı Asilzade Yuvasıydı.

Daha önce Babalar ve Oğullar isimli kitabını okumuştum. Asilzade Yuvasını da almış fakat başlayamamıştım. Araya başka kitaplar girmişti. Okunmadan kitaplıkta bekletilen kitaplardan hiç hoşlanmadığımdan, hemen okumam gerekli diye düşündüm. Ayrıca Asilzade Yuvası, 1969 yılında Rus yönetmen Konçalovski tarafından filme çekilmiş. Bende pek merak ettim acaba benim kitabı okurken kafamda kurduğum mekanlarla, yönetmenin yarattığı eser uyuyor mu?
Bulabilirsem bu filmi izlemeyi çok isterim.

İşte bende durumlar böyle.
Ha! sahi, bu hafta Memo seyahatte olduğundan kendisi evde değil. Şimdi blogu okursa, insan Memo'da yok, çok özledik filan diye eşinden dem vurmaz mı? diye nazlanır. O sebepten es geçmeyelim :P

Memo seni pek özledik. Tez vakitte kavuşmak dileğiyle cancağızım.
Nasıl? Rus edebiyatının etkileri hissediliyor değil mi? :D