29 Temmuz 2011 Cuma

Bir Sene Önce Bugün

Bu saatlerde grisini ile açık bir bardak çay içiyordum zira doğuma daha çoook vardı. Doktorum beni görmeye gelmiş muayene etmiş ve bir şeyler atıştır daha doğuma çok var demişti. Üstümde hastahane geceliği kolumda serum + suni sancı karışımı damarlarıma akmaktaydı. Lavman bile yapılmıştı. Göbeğimin üstünden geçen kayışlarla sırt üstü yatıyor, oğlumun kalp atışını dinleyerek vakit öldürüyordum. Annem yanıma gelmiş, beni öyle görünce bayılmış ve ebelerin uğraşları sonucu benim odama çıkarılıp yatırılmıştı :) Arada Memo geliyordu, arada Banu ve bolca geyik. Doğuma hazırlık odasında ben ve ebeler :)

Geçen sene bugün bu saatlerde, ne kadar tam teşekküllü güzel bir hastahanede yatıyor olsamda, doğumu sadece ben ve bebeğim bir başımıza gerçekleştireceğiz diye düşünüyordum. O ve ben. O kimdi? nasıldı? görünce ne hissedecektim???

Oğlumu dünyaya getirmeye hazırlanırken hep elimdeki yegane resme bakıp duruyordum.

Oğlum benim diyordum bugün kollarımda olacaksın.

Bugün bu saatlerde bunları yazıyorum ve odasında uyuyan oğlumu özlüyorum. Her ne kadar arada bozuşup kafasından aşağı yoğurt dökmüş olsam bile iyi bir ikili olduğumuzu düşünüyorum.

Bugüne kadar binlerce kez teşekkür ettim ben oğluma, beni anladığı için ve binlerce kez özür diledim ona daha sabırlı olamadığım için. Ama gayret gösteriyorum. Çok gayret göstermeliyim. İyi bir anne olabilmeliyim. Çünkü her çocuk iyi bir anneyi hakeder.

Geçen sene bugün yattığım o yataktan bugün koltukta oturduğum şu ana kadar öğrendiğim en önemli şey sabır oldu. Sabırlı olmak anne olmanın birinci kuralı bence. Çok çalışmam gerek birde bunu öğrendim.

İstediğin kadar kitap oku, sor soruştur yine de tam bir kara cahilsindir. Annelik yaşamadan öğrenilemiyor çünkü. Aynı olayı başkasından duymak, okumak, anlamaya çalışmakla bire bir yaşamak çok farklıymış.


Daha inşallah yaşanacak çok günümüz var. Öğrenilecek sayısız yeni mesele.

Oğlum canım Egem daha doğmana 9 saat 35 dakika var. Geçen sene bugün bekliyordum halen. Ebelerin mesai değişimleri bile olmuştu. Ben bekliyordum ve daha bekleyecektim. Çünkü doğmak için tam 20:22 olmasını bekliyordun.

Canım oğlum seni seviyorum. Odandan gelen ağlama sesine yetişmek için akşama devam etmek üzere nokta koyuyorum bebeğim.

26 Temmuz 2011 Salı

Medusa Serisi I

Bundan sonra böyle bir bölüm var hayatımda.

Medusaya döndüğüm vakalar!!!


Dün tam bir Medusaydım. Ama ne Medusa. Çok kızdım Ege'ye öfkelendim. Şuncacık çocuğa hönkürmek istedim ama yapmadım çünkü bunun yerine bir kase yoğurdu başından aşağı döktüm.

Olay şöyle cereyan etti.


Bu aya kadar bu kadar ciddi yemek sorunumuz olmamıştı. Kuş gibi ağzını açan çocuk tam tersine döndü. Yani öyle bir modunu yakalaman gerekiyor ki, sorun çıkartmasın. Taşköprü'de geçen zaman ve aşırı ilgi hepten durumu kötüye soktu.

Dün artık tamamen şalterler koptu bende. Öyle bir duruma geldim ki, yemek saatlerinden ölesiye korkar oldum. Öğlen çorba macerası döke saça ite kaka oldu. İkindi vakti yoğurt veriyim dedim. Her zaman bayıldığı yoğurda yine aynı şekilde davranıp birde elime vurup yoğurdun üstüne dökülmesine sebep olunca derin bir nefes alıp öyle dökülmez böyle dökülür diyerek yoğurdu kafasından aşağı döktüm :(
Ne salak anneyim di mi? Getirdiğim çözüme bak. Deli kadın.
Neyse tabi banyoya götürüp güzelce yıkandık, güldük keyiflendik. Çplakken yatağına bıraktım bir dakikalığına bir baktım yatak göl olmuş. Sen yoğurdu dökersen bende yatağa işerim tabi! Sırıta sırıta banyoya gittik yine ve tekrar yıkandık tekrar kurulandık vs. vs.

Yemek konusu beni çok boğmaya başladı. Bu aralar çok bunaldım. Kendim için hiç bir şey yapamaz oldum. Kendime ait bir saatlik bir zaman dilimi istiyorum. Bir saat bile yeterdi. Çocukla gitmek istiyorum ama Ege pusete binmez oldu. Ciyak ciyak ağlıyor. Kucağımda çocukla nereye gidebilirim?

Dün akşam saçlarım elektriklenmiş sinirden. Akşam misafir vardı Ege'nin uykusuda geçe kaldı. Tam uyudu derken yatakta oturup gözüme bakmaya başladı. Bende onun yatağına yanına yattım. Öyle uyudu. Memo'da beni arıyormuş. Yatakta olduğumu nerden bilsin çok korkmuş. Dün o kadar yorgun gergin ve üzgündüm ki, beni balkondan filan atladı sandı galiba :( Paranoyaklık konusunda benden çok önde kendisi.

Dün işte Medusa Serisinin ilkini yaşadım. Korkarım böyle günler daha çok olacak :(
Benim bir molaya ihtiyacım var ne yazık ki!

İlk 9 ay rüya gibiydi, giderek gerçek hayata dönüyoruz işte...

Aptalım di mi? Kim çocuğunun kafasından aşağı yoğurt döker???

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Heves Kursak İkilisi

Tam bir heves oturdum yazı yazmaya lakin inceden bir kaka kokusu gelmeye başladı yanımdaki küçük bücürden. Önce onu temizliyim sonra dönerim inşallah. Pek matah bir şey yazıcak değilim ya, heveslendiydim işte :(

22 Temmuz 2011 Cuma

Havadisler

İki haftadır Taşköprü'de aile ziyaretinin dibine vurduk. Döneli 1 gün oldu. Çamaşır yıkayıp yerleştirmekten sıra gelirse bloguma üç beş bir şey yazıcam lakin şimdilik sadece önsöz yazıyım dedim :)

İstanbul çok sıcak, Ege isilik olmanın eşiğinde ama en önemlisi Ege yürüyor! Tabi canı istediği zaman. Doğum gününe 1 hafta kalan Ege Bey resmen büyüdü.

Ay! bir sürü şey varda şimdilik önsöz, devamı çamaşır ev temizliği filan bir derece hafiflediğinde inşallah.

Özlemişim seni be Blog!