28 Aralık 2011 Çarşamba

Bu Aralar



İçmekten keyif aldığım yegane içecek, demlenip soğutulmuş yeşil çay, soda, nane ve limonun birleşiminden oluşan karışımımdı.

İzlemekten keyif aldığım programsa Hell's Kitchen. Ba-yı-lı-yo-rum!!!

Keşfettiğim yegane yiyecek, kırmızı pancar. Voule! ilk defa pancar yapıp yedim ve kerevizden sonra aşık olduğum ikinci sebzenin pancar olduğuna karar verdim.

Beni güldüren ama gerçekten katılarak güldüren tek şeyse Egeydi. Onun kendine has oluşturduğu yeni dili beni gülmekten öldürüyor.

Yapmadan duramadığım şeyse, biter bitmez yeniden pişen kekler. Evde kek kokusu olmazsa kışın bir anlamı yokmuş gibi geliyor.

Sabahları olmazsa olmaz olan şeyse, tazecik mis kokulu fitre kahve.

17 Aralık 2011 Cumartesi

Eylem Planı

Bugün ne zamandır düşündüğüm bir şeyi eyleme dökmeye karar verdim. Asıl hedefim markete gitmekti ama ben bir anda mefruşatçıda buldum kendimi. Demek o gün bugünmüş diyerek beğendiğim üç kumaştan birer metre kestirip, birde 2 kilo silikon ve elyaf karışımı aldım. Amaç yeni koltuk kırlentleri yapmak. Bu sebepten üç metrede ince bir kumaş alıp, kırlentlere astarlık işini halletip eve döndüm. Farkındaysanız kumaşların türleri hakkında hiç bir fikrim yok. Benim için hepsi kumaş.
Memo şaşkın ben daha çok şaşkın. Ne olacak bunlar diye sorunca hiç bir fikrim yok dedim. Memo beni kendi halime bırakıp, arkadaşlarıyla buluşmaya gitti bende elyaftan kızaran kollarımı kaşıya kaşıya, nasıl dikerim diye düşünmeye başladım. Dikiş makinem olmadığından elimde dikicem ama sonradan aklıma kırlentlerin dış kumaşının sökülebilir olması gerektiği geldi. Yoksa nasıl yıkanacak? Fermuar dikmeyi bilmiyorum hele elimde nasıl dikilir? Bende çıtçıt dikip oralarada düğmeler dikmeyi uygun buldum. Tabi bunların hepsini düşünce bazından çok güzel yerlere yerleştirdim ama halen ortada bir şey yok.
Elinde ne diktin bu güne kadar diye sormayın. Evet sadece düğme diktim bir iki tanede onarım tarzı şeylerdi ama zor bir şey değil. 50x50 kırlent dikmek zor bir şey olmasa gerek. İşin aslı kumaşlar çok güzeldi ve almadan edemedim.

Yakında el işi bloguna dönersem şaşırmayın ;)

13 Aralık 2011 Salı

Ay Üssü Alfa'dan Bildiriyorum

Ege hiç bir şeye izin vermiyor. Şu an sandalyeye tırmanıp masaya çıkmak için yapmadığı hokkabazlık yok. Bende ite kaka yazmaya çalışıyorum.

Aslında bir çok şey oluyor ve ben yazamadan bir diğeri oluyor vs. vs. Şimdi bugünlük olanlara geçelim.

Ege tam anlamıyla en iyi arkadaşım oldu çıktı. Birde konuşsa süper olurdu. Şimdilik sadece kuru gürültüyle baş ağrıtıyor. Kimi zaman acayip geveze olabiliyor ve ciddi biçimde baş ağrısına sebep olabiliyor.

Bugün nihayet tam teşekküllü sağlık kontrolü için randevu alabildim. Sağlık sigortamın ücretsiz sağladığı bu hakkımı hiç kullanmamıştım ama bu sene bunu kullanmak istiyorum. 27 aralık için gün aldım. Bakalım neler çıkacak!

Evde hayat tam anlamıyla rutine döndü. Zevzeklik edip mızırdanmıycam merak etmeyin. Kabullendim yani herkes rahat olsun. Aklımda bir sürü şey var fakat sadece düşünce bazında. Yani dünya henüz benim için hazır olmayabilir değil mi? Bir müddet daha eyleme geçmeyi düşünmüyorum. İnsanlık hazır olana kadar beklemede kalıcam ;)

Yeni yıl için her zaman içimde kıpırdayan bir şeyler olmuştur. Depresyonun en karanlık labirentlerinde dolanıyor olsam bile yeni yıl için bir mola verebiliyorum. Hevesle yemek menüsü düşünüyorum çünkü bu sene Ege'de sofrada bize eşlik edecek. Güzel bir sofra kurmam şart.
Bu akşam yemeğimizin olmamasıysa tam bir ironi bence!

Birde evde taze çiçek olması çok güzel bir duygu. Her ne kadar eşiniz değilde, kardeşiniz getirmiş olsa bile taze çiçek gibisi yok.

4 Aralık 2011 Pazar

Gezememe

Ailece gezme özürlüyüz. Memo ve ben birbirimize iyi toslamışız. Ege'de bu düzene kurban gidecek eli mahkum.

Bugün pazar ve havada güneşli diyerek, kahvaltıdan sonra yola çıktık hesapta gezicez sahile doğru. Her zaman olduğu gibi herkesin gezesi geldiğinden bizim gezmemiz mundar oldu. Sahil yolunda bir kalabalık, trafik gıdım gıdım gidilemiyor. Ege'de uyudu. Ne yapsın başka? Pıtı pıtı gidilemiyor ki!.

Bundan sebep Bebekten öteye gidemedik. Baktık olacak gibi değil, kırdık ara yoldan bir yerden benim laf arasında, "Valla şimdiye İkea'ya varmıştık he!" demem üzerine İkea'ya yollandık. Ne yapcaksak orasıda meçhul? Dedim ya, isteyerek yapmadığımız için, iş bir türlü bir yere varamıyor. Velhasıl herkesin İkea'ya gidesi gelmemiş mi? Park yeri yok, dolaş dolaş kavga kıyamet bir yere girdik. Memo'nun acil tuvalet molasını verdik, benim de madem geldik bende gireyim canım dememle ailece huzura erdik. Ege'nin böyle sorunsalları yok o uykudan uyanmış mel mel etrafa bakıyor garibim.
Baktım etrafımız kıyamet ününden kesitler sunmakta, dönelim dedik hiç bulaşmayalım. Tepeüstü'nde bir pideci var oraya girdik. Tahmin edildiği gibi herkesin pide yiyesi geldiğinden popomuzu ilişterecek sandalye bulana kadar az biraz dingildek bir biçimde bekledik. Sonra artık siparişleri unuttuğumuz bir ara pideler geldi. Ben evvela yavrum yesin diyerek onu besledim kuş gibi o ara açlığımda geçti gitti zaten. Benim siparişi paket yaptırıp eve doğru yollandık. Oh be! nihayet eve gelmiştik.
Dört saat İstanbul trafiğinde dolanarak pide yiyip eve gelmiş olmak insanı mest ediyor vallahi.

Bir daha ne zaman niyetleniriz dışarı çıkmaya hiç bir fikrim yok ama yakın bir tarihte gerçekleşmeyeceği kesin!

3 Aralık 2011 Cumartesi

Kabuk

Cumartesi gecem nostaljik şişeden gazoz içip geğirerek ve bugün iyiyim sankim diye hesap kitap yaparak geçiyor.
Zaten çok daraldığımda infilak edip yeniden kaldığım yerden devam ediyorum.

Geçelim bunları, asıl mevzu internete giremiyorum. Her ay bir avuç para veriyorum ama TTNET bana zerre değer vermiyor. Son bir haftadır VINN sayesinde internete giriyorum. Ha! olmasa çok mu dert? değil. Lakin dert kusmaya bir mecra lazım olduğunda lazım oluyor bu meret. Sayısız defa arıza kaydı girmeme rağmen halen bir yere varamadık. En sonunda kapattırıp başka yolları tercih edicem.

Dün ekmek mak. kek yaptım taş gibi oldu. Bende bugün şerbet yapıp dilimlediğim kekin üstüne döktüm. Çakma revani oldu hesapta. Bu uydurma tatlının üstünede kaymaklı dondurma konup yenecek diye umuyorum. Öyle hesap ettim ama sanırım yine elimde patlyacak.
Sıkıntıdan mutfağa dadandım ama gidişat pek bir yere varacak gibi görünmüyor!