29 Temmuz 2013 Pazartesi

Ege 3 Yaşında


Egeyle 3 sene bitti. Çok dolu çok hızlı  geçti. Hele 3.yıldan hiç bir şey anlamadım. Sanki hız trenine binmiş son gaz ilerlemişiz gibi. Zaman çok hızlı geçiyor, Ege hızla büyüyor, değişiyor. Her gün ayrı bir keyifle, stresle, çoğu zaman öfkelenmemek için delice bir sabır gerektiren günler geçirdik. Sürekli zıplayan, neşeli, kendisiyle barışık, yolda gördüğü herhangi bir çocuğa kocaman gülümsemesiyle yaklaşıp  "meraba çocuk" diye muhabbete giren birisi Ege. Çok sevecen, merhametli bir o kadarda sadist :) Yani velhasıl 3 yaşında bir erkek çocuğunun olması gerektiği gibi. Allah şahit çok kızdırıyor beni. Bazen sağını soluna bakıp kapatma düğmesi nerede bunun derken buluyorum kendimi :D 

Ama her haliyle çok seviyorum. Ne eksik ne fazla tam bu haliyle benim oğlum olan Egeyi içime sokasım var. Her gün defalarca sarılıp öpüp koklaşıp bir o kadarda Hayır Egeee! diye höykürürken hayat akıp gidecek. Bir bakmışım kocaman adam olmuş. Bu sene mumlu pastadan ürkmedi. Geçen sene hoşlanmamıştı. Bu sene içi eridi o mumlara. Keyiften zıpladı, neşesi tavan yaptı. Gelecek yıl artık gerçek bir doğum günü için gün sayacak. Artık pasta demek yanan mumlar demek.

Canım oğlum seninle bu yılı aratmayan yeni bir sene geçirmeyi dört gözle bekliyorum ve  33. yaş gününde de keyifle bir arada olabilmeyi diliyorum. 

26 Temmuz 2013 Cuma

Değişik Lezzetler

Ramazan başlamadan evvel Asya mutfağından füzyon denemelerimiz olmuştu. Pek hevesle kolları sıvayıp sonra pek bize göre değil mi ne? diye hayal kırıklığı yaşadığımız bir gündü. Annemin ettiği lafları saymıyorum bile!
Banu ve ben kolay kolay akıllanmaya niyetli olmadığımızdan, zamanında da daha böyle nice azarlar yemişizdir.

Neyse, konunun en başına dönmek icap ederse, bizdeki bu kurtlanma evvela Kore dizilerinde gördüğümüz ayıla bayıla yenen ve her sofrada her öğün baş tacı edilen kimchi ne menem şeydir ? dürtüsüyle başladı. Hiç bilmediğimiz halde, yana yana kimchi aş ererken bulduk kendimizi.  Ne yapsak, ne etsek? derken ben kendim evde yapmaya niyetlendim ama yaklaşık 1 senedir ha bugün ha yarın diye diye yapamadım gitti. Zira bu kimchi az biraz bizim turşuyla akrabalık kurmasına rağmen aslında bana göre turşu değil. Bir bakıma fermente olan bir çok şey gibi tadının nefaset olacağını hayal ede ede en sonunda Kore gıda ürünleri satan Smart Markete gitmeye karar verdik.

Peki Kemerburgaza bizi kim götürecekti? Tabi ki bütün antin kuntin işler hep onun başına kaldığından, sevgili eniştem kardeşimin eşi Mesut bu görevi severek adı gibi mesut bir şekilde üstlendi :) Memo evde Ege'ye baktı bizde üç kız kardeş Mesut'un önderliğinde Smart markete yola çıktık.
Malzeme listesi benim için şu şekildeydi.

Kimchi
Hazır noodle
Ramen  için vakumlu erişte.
Soya fasulyesi ezmesi
Tofu
Kimbap için yosun

Banu da üç aşağı beş yukarı böyle bir listeyle gelmişti ama soyayla alakalı şeyler almadı. Ben neden aldım ? Çünkü Miso çorbası yapmak için gerekliydi. Zira ben bu miso çorbasını kendim pişirmeye ant içmiştim. Lakin çorba için gerekli olan miso ezmesi hiç benim internetten bulduğum o ezmelere benzemiyordu. Çok kırmızıydı. Halbuki ben hep açık renkli ezmeler görmüştüm. Tariflerdeki görüntü içinde bu gerekliydi. Markette ısrarlı sorularımın karşılığında, kırmızı fasulye ezmesini elime verip bu miso içindir diye ısrar ettiler. Sahibi Koreli olduğundan benden daha iyi biliyordur diye düşünerek, kırmızı filan ama nihayetinde etikette miso için olduğu yazdığından attım sepete. Kimchileri de bulduk. Oh! keyfimiz süperdi.

O haftanın sonunda ben karşıya anneme geçtim Memo bir haftalık seyahate çıktı ve bizde nihayet Banu'da toplanıp giriştik işe.
Annemin ikide bir Allah aşkına kaç para verdiniz bunlara ??? soruları eşliğinde miso çorbamı pişirdim. Kimchiyi doğrayıp tabağa aldık ve et suyuna ramen yapıp sofraya oturduk.

Ortaya böyle bir şeyler çıkmıştı.


Miso çorbası ama dediğim gibi Japon usulünü Türk usulüyle harmanlayarak yaptım. Çünkü balık suyu yerine et suyu kullandım ve ne yazık ki, kurutulmuş yosun olmadığından tam bir miso çorbası olmadı :( 
Çok tuzlu bir çorba. Nedeni soya fasulyesinden yapılan ve miso ezmesi diye geçen maddenin aşırı tuzlu olması. Bir nevi salçanın görevini üstlenen macun kıvamında bir şey. Ben bu fasulye ezmesini bozulmasın diye 3- 4 pakete bölerek derin dondurucuya koydum ama donmadı. Donmuyor! Çok şaşırdım nasıl yapılıyor bu şey bilmiyorum ama donmaması beni çok şaşırttı. Banu ve annem bir daha yemeyeceklerini söylediler. Burcu ve ben beğendik. Tuzlu ama garip bir hoşlanma durumu oldu. Lakin bir an evvel Japon lokantasından gerçek bir miso çorbası içip kendi yaptığımla mukayese etmem gerek. Benim ki nihayetinde çakma miso çorbası olmuştu  :) 


Ramen içinse kimse laf söyleyemez. Halis mulis kemikli et suyuyla pişmiş nefaset bir lezzetti. :)
 Günü kurtaran annemin dediği gibi kemikli et haşlamaydı :)

Ve işte bütün bu sofranın ana sebebi kimchi. Kimchi işin yazılacak çok şey var. Özellikle o gün kimchi bu dünyada en nefret ettiğim şeydi. Peki bu satırları yazarken düşündüklerim nedir?
Kimchi çok sevdiğim bir şey :) Bunun böyle olmasının sebebi, o gün kimchiyi yemek için çok erkendi.Biz market alış verişini yapalı bir kaç gün olmuştu. Kimchiyi market sahibinin karısı yapıyormuş. Zaten bu fabrikasyon usulü yapılan bir şey değil. Kadın kimchiyi kasadan geçirirken bize dün yaptım demişti. Ne demek istemişti? Yemeyin mi? biraz bekleyin mi? sormak aklıma gelmemişti. Çünkü yapılır yapılmaz yenebilir diye biliyordum. Her ne kadar bir Koreli için yapıldığı zaman yenebilir olsa da yememek daha iyi. Zira bir lahana bu kadar mı lağım kokar. Aşırı baskın lahana ve sarımsak kokusu resmen gaz bombası gibiydi.
250 ve 500 gramlık ambalajlanarak satışa sunulan kimchiyi, iki kardeş 250 gramı bizi kesmez zira yemeden bile çok seviyoruz, kim bilir yersek ne kadar çok severiz  diyerek 500 gramlık paketlerden aldık. Yani totalde 1 kilo ediyor. Banu o gün kendi paketini açtı ve paket açılır açılmaz ikimizde bir meyveli yoğurt hezimeti yaşayacağımızı adımız gibi biliyor ama bozuntuya vermiyorduk.
Meyveli yoğurt hezimeti için buraya bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız :D
Nihayetinde içindeki malzemeler Kore lahanası, sarımsak ve kırmızı biberden oluşan bir şey ne kadar kötü olabilirdi ki? Ben her ne kadar ivedilikle  dilimleyip tabağa koysam da içimden yazık günah ne demeye o kadar aldık ki? diye dövünüyordum :)



Bu fotoğraftaki kimchi ise benim dolapta yaklaşık 1 ay beklemiş hali. Tadı nihayet olması gerektiği gibi. Lağım kokmuyor ve yenebiliyor. Üstelik hafiften bağımlısı olmaya başlıyorsunuz. Zira acı biber ve sarımsak ikilisi acayip iştah arttırıyor. 



Ege ramen severlerden olduğundan hüplete hüplete yedi. Lakin yemek çubuklarıyla yerken çok sevimliydi. 
Aaa! omuyooo... diye diye çubuklarla erişteleri yakalama çabası görülmeye değerdi :D

Valla böyle bir gündü işte. Bir kez daha ne şahane mutfağımız var arkadaş diye diye tabakları çanakları toplamıştık...

Bir daha ki Asya mutfağı denemeleri için Ramazanın bitmesi bekliyorum :)



17 Temmuz 2013 Çarşamba

Hani Facebook'ta iş yoktu?


Yenibiris.com’un yeni uygulamasını duydunuz mu? Facebook profiliniz üzerinden bir tıkla bağlanacağınız insankaynaklari.com, profesyonel iş ağı oluşturarak size en uygun işi, en kısa sürede sunmakla görevli!

Facebook, sizin de dahil olduğunuz, 32 milyon kişinin üye olduğu geniş bir sosyal ağ! Bu sosyal ağda arkadaşlarınız, arkadaş olmak istedikleriniz, çalışmak için hayalini kurduğunuz şirketler de var! Peki çalışmak istediğiniz şirketlere tek tıkla ulaşmak istemez misiniz?




Biliyorsunuz iş bulmak isteyenler için en önemlisi, çalışmak istedikleri şirketlerdeki kişilerle nasıl bağlantı kuracaklarıdır… İnsankaynaklari.com sayesinde Facebook profilinizden istediğiniz bilgilerle oluşturduğunuz profilinizle çalışmak istediğiniz şirketlere “şimdi başvur”u tıklayarak iş başvurusu yapabilirsiniz. Diyelim ki çalışmak istediğiniz şirkette bir arkadaşınız çalışıyor. Onun aracılığıyla ulaşmak istediğiniz kişiye “Tanıştırılma talebi” yollayabilir, birinci ve ikinci dereceden bağlantınızın yardımıyla işi siz alabilirsiniz! Bağlantılarınızdan referans ve rozet talep ederek profilinizi sahip olduğunuz özelliklerle donatabilirsiniz. Tamamen ücretsiz bir uygulama olan insankaynaklari.com hem işveren hem de iş arayanlar için yepyeni fırsatlar sunuyor! Siz de insankaynaklari.com’a gelin, size en uygun işi kolaylıkla bulun. İnsankaynaklari.com ile iş bulmak artık daha kolay!

www.insankaynaklari.com

Bir bumads advertorial içeriğidir.

12 Temmuz 2013 Cuma

KONSER

Günlerdir bu olayla yatıp kalkıyorum. Yaş kemale ermediği için delilik durumu had safhada. Benim kadar hevesle bu konseri bekleyen yaş güruhu 12-17 yaş aralığı olabilir belki ama olsun benim için ne gam :P
Bugün saat 11:00'de biletixte satışa girer girmez iki adet VIP bileti kapan kim söyleyin bakalım? Eveeeeeeeeettt ben ben ben aldım. Haaaaa haa! Aldım, ben aldım.
BEN A-L-D-I-M!!!

Gittiği yerlerde kapalı gişe sergilenen bu olaya bilet bulamam diye ödüm kopmuştu. Hele dün Turkcell Platinum karttan ön satışa sunulunca derin bir kedere bürünmüştüm. VIP bilet kalmadı işte diye sızlandım durdum. Memo ve Banu tüm gece benim isterik ruh halime katlanmak zorunda kaldılar.
Peki neden bu kadar panik durumdaydım?

23 Eylül 1993 tarihinde ben 15 yaşındayken Michael Jackson meşhur İstanbul konserini vermişti. Ah! ne kadar istemiştim orada olmayı. İmkansızın ötesinde bir arzuydu ve gidememiştim. Yorganın altında ağlayarak tüm geceyi şiş gözlerle geçirmiştim.  Şimdiyse aradan tam 20 sene geçmişken yine içimde aynı kıpırtıyla bu konser için heveslenmem çok ironik. Allah nasip ederse 7 Eylül 2013 tarihini kederle değil sahne önünden izlediğim güzel bir konser gecesi diye hatırlayıp yad edicem. Belkide bu konser işine 20 sene sonra alınan bir rövanş maçı gözüyle bakıyorum bilmiyorum. Neyse ne sonuç olarak biletimi almışım. Canımın içi Memo'da ben bu kadar heveslendiğim için gitmemi benden çok ister hale geldi. Daha nedir yani!


İşte sonuç olarak 7 Eylül gecesini hevesle bekliyorum. Gerçi beklenenden az grup geliyor olsa da ilk sefer için idare eder diyor ve daha fazla organizasyonlara ön ayak olur diye hevesleniyorum.
Bu konsere ısrarla zorla aklına girip çıkarak VIP bileeeeeet diye diye kandırdığım kardeşim Banu ve bendeniz beraber gitmeye karar verdik.
Hiç olmazsa dinlediğimiz gruplar geliyor :)









Elbette gönül BIGBANG gelsin şöyle açık havada stadyum konseri versin isterdi ama...



Ümitler başka bahara artık :D
Ulen çok keyifliyim be!