30 Kasım 2012 Cuma

Cuma Sohbetleri

Yağmur yağması ne güzel şey. Daha güzeli yağmurda tek başına yürüyebilmek. Ne yazık ki bunu gerçekleştirmem zor çünkü Memo perşembeden pazar gününe kadar geç saatlere kadar CeBIT Bilişim Fuarında. Bugün tek başıma dışarı çıkmak güzel olurdu. Mesela pazara gidebilirdim. Cuma günleri bizim semte pazar kuruluyor. Kış ayları başladığı zaman, cuma günü illaki her evden balık kokusu gelir. Hafif meyilli olan evimin yolunda, elleri kolları zerzevatla dolu insanları görmek hoşuma gider. Taze tere, roka ,maydanoz alırdım. Aylak aylak gezerdim sonra ıvır zıvır ürünler satan tezgahlarda oyalanırdım ama bu cuma bunu sadece hayal ederek geçiricem.

Bizim mutfakta ise bu akşam balık değil ıspanak pişiyor. Taze ev yoğurduyla servis edilecek. Ayrıca z.yağlı kereviz var. Sağlık fışkırıyor mutfağımdan :)
Bu hafta apartmanda iki kişi aşure yapıp dağıttı. Biri yemek gibiydi ama diğeri malzemesi bol ve lezzetliydi. Bende yapmaya niyetliydim ama sonra henüz aşure yapıp dağıtacak kadar ev hanımı olmadığıma kanaat ettim. Zaten bu ev hanımı olamama durumu beni biraz endişelendiriyor. Bu kadar zamanda en azından haftada iki kez temizlik yapacak kıvama gelirim diyordum ama hiç umudum yok!

Neyse, Kore dramaları ve komedileriyle günler geçe dursun bakalım. Elbet benim de aklımın başına geldiği bir yaş gelir. Kore dizileri demişken, üşenmezsem bu işe heveslenenlere, merak edenlere, yeni başlayanlara üç beş tüyo vermeyi düşünüyorum.

Kore dizileri izlemenin incelikleri yakında bu blogda!

Ne diyordum, ev hanımı olmak diyordum. Evet ev hanımı olmak zanaat ister kardeşim. Öyle herkes olamıyor muş! İşten çıktım tamam evdeyim artık demekle olmuyor. Bu işe gönüllü olmak gerek. Bende de o gönül yok malumunuz. Benim durumum biraz şu minvalde gitmekte.
Sanki ölmüşüm de iki dünya arasında kalmışım. Ne dünyaya yeryüzüne dönebiliyorum, ne gökyüzüne. Tam anlamıyla serseri bir ruh gibi! Nasıl benzetme ama? Fazla Kore dizisi izlemiş bir insan evladıyım ben mazur görün :)

Öyle işte. Yani ne iş kadınıyım, ne ev kadını. Ne olacak benim halim? En bas sesiyle ANNE! diye höyküren evladıma bir bakıyım bakalım ne demeye çalışıyormuş.

Kore şeysi yakında burada ha! Ona göre.

28 Kasım 2012 Çarşamba

Rüya




En güzel yerinde uyandım yine...

7 Kasım 2012 Çarşamba

Tohumlarımızın Nesli Tehlike Altında!


Binlerce yıllık tarım geleneğini barındıran Anadolu topraklarında yetişen yerli tohumlar yaşamın sürekliliğini temsil ediyor.

Atadan kalma tohumlarımız;

* Lezzetli ve sağlıklı gıdaların temini için birer genetik hazinedir
* Binlerce yıldır değişen koşullara uyum sağlayarak günümüze ulaşmayı başarmış numunelerdir
* Tarımsal biyoçeşitliliğin önemli bir parçası ve yaşamın sürdürülebilirliğinin olmazsa olmazıdır
* Dışarıya bağımlı kalmaksızın ülkemizin gıda güvenliğinin teminatıdır

Ancak bugün Anadolu’ya özgü yerel tohum çeşitliliğimiz yok oluyor. Tek seferlik, ticari tohumların egemenliği nedeniyle gıdamızın ve geleceğimizin güvencesi yerli tohumların nesli tehlike altında! Yeryüzünde zengin çeşitlilikteki yaşamı sürdürebilmek, atalık tohumlarımızı gelecek kuşaklara aktarmamıza bağlı.

TOHUM TAKAS AĞI, yüzyılların bilgisini taşıyan yerli tohumlarımızın korunup yaygınlaşmasını amaçlıyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Adım Adım Oluşumu desteğiyle yürüttüğü TOHUM TAKAS AĞI KAMPANYASI’na destek olarak,

* Anadolu’nun dört bir yanındaki ekolojik çiftliklerde yerli tohumların çoğaltılarak paylaşılmasını sağlayacak;
* Bu toprakların yüzlerce yıllık bereketinin, lezzetinin, besin zenginliğinin ve kültürünün gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için sağlam patikalar oluşturacaksınız.

Verdiğiniz desteğin her kuruşu binlerce yeni tohuma dönüşecek...

Kredi kartı ile bağış yapmak istiyorsanız: https://www.bugday.org/portal/BagisAdimAdim.php

EFT/havale yoluyla bağış yapmak istiyorsanız:
Alıcı Adı: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Garanti Bankası Karaköy Şubesi - Şube No: 400
Hesap No: 6295240
IBAN No: TR67 0006 2000 4000 0006 2952 40

www.bugday.org - www.yasasintohumlar.org
facebook.com/BugdayDernegi
twitter.com/BugdayDernegi
Twitter paylaşımlarınız için hashtag: #YasasinTohumlar

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

6 Kasım 2012 Salı

Geveze

Bu aralar Ege ufak tefek bir şeyler söylemeye başlayınca, bende yazmaya heveslendim. Kelime listemiz gayet minumum düzeyde lakin, kavga ve çene konusunda benim diyene taş çıkarır :)

Artık Memo ve bana, anne ve baba diye sesleniyor. Çok şükür!
Ben bu günleri görmem sanıyordum ama bir şeyi göstermek için veya çalan telefonu haber vermek için, ısrarla arka arkaya dediği o 'ANNE' kelimesi hayatımda duyduğum en güzel armoniyi içermekte. Duymaktan hiç sıkılmayacağım yegane şey, bana anne diye seslenilmesi olmalı.

Diğer şeylerse şöyle:

Papağan ~ Papa-a

Portakal ~ Pokapa

Mandalina ~ Magama

Teşekkürler ~ İşigga

Kredi kartı ~ Ka kidi ka

Bardak ~ Baga

Su ~ Fu

Şişe ~ İşşi

Duvar ~ Uvva

Araba ~ Uvvuv

Ayı ~ A-yi


Görüldüğü gibi kendisi iki veya tek heceli kelimelerden önce üç heceli kelimeleri söyledi ve söylemekte ısrarcı :)

Onu bunu bırakın da çok tatlı anne diyor yahu!




5 Kasım 2012 Pazartesi

Karar

Bazı zamanlar her şeyi yazmak istemiyorum. Yazdığım zaman gerçek anlamını ve değerini kaybettiğini düşünüyorum. İçimde yaşamak, keyfini veya endişesini, hüznünü kendime saklamak istiyorum.

Çok eskiden aç kurtlar gibi yazardım. Eski diyorum zira yirmili yaşların henüz başındayken tuttuğum günlüklerde, deli bir okyanusta kürek çeken bir bahtsız edasıyla yazar ve içimde sayısız fırtınalarla boğuşurdum. Sonra yazdığım günlükleri yırtar atardım. Atardım çünkü asla anlaşılamayacağından endişelenir, beni savunmaya veya açıklamaya mecbur bırakan şeyleri ardımda sürüklemek istemezdim.

Şimdilerde yine böyle bir düşünce anlayışıyla yırtmak yerine hiç yazmamayı tercih ediyorum. Artık günlüğüm blogum oldu ve yırtmak istemiyorum. O sebepten aklımdan geçen sayısız şeyi yazmamayı tercih ediyorum. Yazdığım şeyleri okuyan başka insanların kendine pay çıkarıp alınmasını, uzun uzun yorumlar yazmalarını istemiyorum. Kimseyi gücendirmek istemediğim için, etliye sütlüye karışmadan aklıma eserse tuhaf rüyalarımı veya cuma günlerinin güzelliğini, pazartesilerin sıkıcılığını, yağmuru ve kahveyi, çayı ve limonlu keki filan yazmaya gayret edip öylece takılmaya devam etmeyi istiyorum. Aklımdan geçenleri kendime saklamaya devam etsem iyi olacak!