26 Ocak 2016 Salı

WAGAKKI BAND / Roku Chounen to Ichiya Monogatari


Uzun zamandır anime bağımlısıyım. Buna açıkça bağımlılık diyorum çünkü izlemediğim de yoksunluk duygusunun esiri oluyorum. Tamam tamam o kadar ciddi boyutta krize girmiyorum ama sevdiğim bir anime bittiğinde o hafta çok boş geçiyor. Özlem hasret dolu bir kaç günden sonra bitmiş olduğu gerçeğini idrak edip hayatıma kaldığım yerden devam ediyorum. Anime sever biri olarak her animenin alt yazısını bulamıyor olmanın aczi içindeyim. Bazılarını İngilizce çevirisinden takip ediyorum olmadı Japoncayı sökme çabalarımla boğuşup gitmekteyim. Diğer yandan bu günlerde anime sayesinde Wagakki Band gibi güzel bir grubu keşfedebilmiş olmanın keyfini sürüyorum veya sürüyordum! Zira çok kıymetli Urbanears kulaklığımın sağ tarafı Ege'nin sakarlığının kurbanı oldu.

Bu zamana kadar kullandığım en süper kulaklıklardı. Saygıyla anıyorum kendisini...





Neyse, en iyisi acılarımızı unutup Wagakki Band dinleyip güzelleşelim :) 


15 Ocak 2016 Cuma

Keyifli Zamanlar

Ege ve okulla ilgili her şey oldukça keyifli. 3 ayda çok büyük bir gelişme katetti. Konuşma performansı olsun, ilk defa karşılaştığı bir çok şeyin üstesinden gelmesi gibi bir çok şey konusunda oldukça başarılı.

Bugün okulda aile kahvaltısı vardı. Çocukların yemek salonunu anneleri işgal etti ve onların minik masa ve sandalyeleri hatta tabakları bile bize sunuldu :) Çocuklar yemek saatini sınıflarında geçirdi. Onlar için stajyer öğretmenleriyle bol koşturmalı oyunlarla geçen rahat bir gün oldu zira öğretmenleri Gülşah Hanım bugün biz annelerle ilgilendi.

Hakkını yemeyelim  Egenin çok ilgili, düşünceli bir öğretmeni var. Ben ödevlere isyan ediyorum hatta bugünde söyledim ama öğretmenin hedefi 1.sınıfın kolay atlatabilmesi için çocukların ana sınıfından donanımlı yollanması. Benim isyan ettiğim çok boyamalı kısımlar, Onu boya bunu boya bitmiyor.... Ege gibi boya yapmaktan sıkılan bir çocuğun bu kadar şeyi boyaması bile gözlerimi yaşartıyor :)
Birde bazı çocuklarda ödev sorumluluğu had safhada olur. Ege ise gayet rahat. Ödev yapmak aklının işi değil. Sürekli başında durup ilgilenmek gerek yoksa kendi başına bitirmesi asırlar sürüyor. Sürekli saçma sorularla ödev saatini kaynatma derdinde. Ödevden kaçmak için sarf ettiği çabanın yarısıyla o ödev biter gider zaten. Okul hayatımız daha uzunca bir zaman bu şekilde boğuşmayla gidecek gibi...

Bunun dışında malum Egenin dilinin dönmediği çok şey var. Kelime dağarcığı oldukça geniş ama telaffuzu bazen ilk duyanlar için sorun olabiliyor. Geçen gün okulda kahvaltı saatinde görevlilerden istediği "biyaz daha kakağ peeniğ alabiliğmiyim" bunlardan biri.  Kaşar peynir istediğini bir kaç tekrardan sonra anlayıp bolca gülmüşler. Onlar çok tatlı konuşuyor, çok sevimli bir çocuk maşallah diyerek bu olayı anlatsalar da, ben ister istemez üzülüyoruım.

Genel olarak okulla ilgili aklımdaki tüm o acabalar sorunsuz geçti. Korktuğum gibi olmadı inşallah ikinci dönemde bu şekilde devam eder.