13 Eylül 2023 Çarşamba

Eylül ve Getirdikleri

Eylül geleli 13 gün olmuş. Doğum günüm geçeli 11 gün, hiç sebep yokken sancılanıp acilde sedyelerde kıvranışımın üstündense 8 gün geçmiş. Demek eylül her zaman olduğu gibi sancılı geçmekte. 

Eylül ayı romantizmini kaybedeli 9 yıl kadar oldu. Ege ve okul macerası başladığından beri eylül benim için sadece karın ağrısı demek. Okul sezonu bana ekstra bir stres ve kaygı bozukluğu yükü bindirmekte. Eylül ayı okul demek, okulsa hastalık demek. Ana sınıfından beridir  beynime bu şekilde kodlandı. Gerçi bu yıl daha sakinim ve 13 yaşındaki bir ergenle daha çok hayatı akışına bırakmış gibiyim. Bilmiyorum belki bu  boş vermişlik birazda 45 yaşın getirisidir. Ayrıca artık şurup yerine hapa geçmiş olması yıllardır bendeki antibiyotik içirtme krizinin önünü kestiği için daha bir gevşemiş de olabilirim. Geçen sene bile domuz gribinden normal gribe kadar bütün griplere ev sahipliği yapan evladıma, nisan ayında acile serumlara yollayan kandaki enfeksiyonlar filan belki bu kış uğramaz. Kim bilir umut fakirin ekmeği değil mi?

     Ayrıca herkes bilir ki, ev hanımları için yeni yıl eylülde başlar, haziranda biter! Aradaki diğer 2 ay Araf gibi bir şeydir. Havada uçuşan sabun köpüğü gibi neşe verici ama uçup gidici. Hayatı benim gibi ipin ucunda her an tepetaklak oluveren faniler için bir can simidi. İşte nihayetinde hiç bir şey anlamadığım sabun köpüğü gibi uçuveren temmuz ve ağustostan elimde hiç bir şey kalmadı. Yine dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına döndük. Leş gibi camlar ve yıkanacak tüllere merhaba! Milyonuncu kez bozulan dolap içleri ve bir ara düzenlerim diye tıkış tepiş olmuş baza altları nasılsınız? 

    Hadi yinede bir müddet daha bu arapsaçı gibi olmuş kafamdaki yapılacaklar listesini ve okul hengamesini bir kenara koyalım ve düşünelim. Eylül halen bir sürü güzelliğinde içinde bulunduğu bir ay. Nihayetinde dünyayı doğumumla güzelleştirdiğim ayı öyle kolay kolay gözden çıkaramam. Güneşli ama yakmayan tatlı bir havada yapılan yürüyüşler, düşen yaprakların her birinin ayrı bir güzellikte olduğu tatlı eylülü düşünelim. Yağmurun kokusunu anımsayıp, koyu renk ojelere geçmenin ve nihayet çorba içebilecek olmamızın keyfiyle avunalım. Her gün mecburen sabah 06:30'da güne başlayınca daha çok okumaya vakit kalmasını ve hiç yoktan gelen kek yapma perileri de unutulmamalı.