17 Eylül 2013 Salı

Kara Delik

Geçtiğimiz bir kaç gündür hırsla kitap okuyorum. Bazen bu okuma hali deli bir açlık gibi gelip çörekleniyor üstüme. Ne kadar okursam o kadar büyüyor. Bir elim her daim kitapta diğer elim diğer işlerde günlerdir kendimi kaptırmış gibi okuyorum.
Aslında buna sebep olan şey internetten kitap siparişi vermekten kaynaklanıyor. Önce Can Yayınlarının deli indirimini görüyorum sonra kendimi kaybetmiş gibi alabildiğim kadar kitap almaya koyuluyorum. Sonra açlık daha da büyüyor çünkü kitapları deli gibi arzulamaya başlıyorum. Kargoda beni delirtmek için gelmek bilmiyor ve içimdeki açlık giderek bir kara deliğe dönüşüyor. Kargo geldiğindeyse hırsla o deliği kapatmaya çabalıyorsun.
Bir seferde çok sayıda kitaba daha uygun fiyata ulaşım imkanı sunuyor olsa da, internetten kitap almak halen alışamadığım bir durum.

Hırsla okunanlar bunlardı.

okunmayı bekleyenlerse komodinin üstünde sıralarını bekliyorlar.






16 Eylül 2013 Pazartesi

7.Yıl

Bugün Memo ve benim evlilik yıl dönümümüz. 7 yıl geçti gitti hiç bir şey anlamadım. Zamanın geçtiğini bize fark ettiren tek şey Ege.

Zaman akıp gidiyor yaş alıyoruz, mobilyalarımız eskiyor, saçlarımız beyazlıyor velhasıl bir yastıkta kocayıp gidiyoruz Memo. Bu alışa gelmiş dinginliğin yıllarca sürmesi dileğiyle...

10 Eylül 2013 Salı

Kimbap Günü

Doğum günümün olduğu gün sabahtan Banu ve Burcu bana gelmişlerdi. Ben malum diyette olduğumdan pasta filan almadık. Bir gün önce annemde bir mum üfleme töreni gerçekleştiğinden gerek görmedim. Benim de  ne zamandır yapmaya söz verdiğim kimbap aklıma geldi. Banu'da suşi delisi olduğundan aslının yerini tutmasa da nefsiniz körlensin diyerek girdim mutfağa. 

Giderek bu kimbap konusunda uzmanlaşıyorum. Yemek pişirmeyi yeni tarifler denemeyi çok seviyorum ama yaptıklarımı yiyende olmalı. Memo tek başına nereye kadar?...

                                         
                   
                                         


Burcu'ya bir tane onigiri yaptım.Aslında biraz daha kimbap yapıcaktım ama fazla olur yenmezse ziyan olur diye kalan pirinci onigiriye çevirdim. Lakin yetmedi bile.Kızlar pek beğendi ben diyette olduğumdan tadına bakamadım zira pirinçte yasak olduğundan sadece yutkunarak seyrettim. 

Şu ara kafamı fena halde kimchi yapmaya takmış durumdayım. Geçenlerde Macrocenter'da kimchi için gereken Kore lahanası vardı ama turp yoktu. İkisini aynı anda bulduğum zaman yapıcam bu kimchiyi. 
Memo'da zaten hevesle kimchi bekliyor. Kocamı nasıl kırayım şimdi :)

9 Eylül 2013 Pazartesi

İçmeden Sarhoş Olmak

Cumartesi gecesi gerçekten rüya gibiydi. İnsan uyanmak istemiyor ama ne yazık ki çoktan gerçek dünyaya karışmış durumdayım.

Cumartesi günü Memo ve Ege beni karşıya Banu'ya bırakıp eve döndüler. Biz iki kafadar heyecanla konser saatini beklemeye başladık. BB Kremler allıklar sürülüp kıyafetler giyilince Mesut bizi konserin verileceği Ülker Arena'ya bıraktı. Banu'nun büyük heveslerle konser için aldığı profesyonel fotoğraf makinesini içeri sokamadık yasakmış. Sadece dijital mak. alıyoruz dediler bizde fotoğraf mak. Mesut'a bıraktık ve moralimiz bozuldu. Sonra içeri girdiğimizde iki kızın ellerinde koca fotoğraf mak. çekim yaptıklarını gördük. Güvenlik bir kere uyardı kapattılar ama sonra yeniden çekime geçtiler. Kimsede bir şey demedi. Biz her halde yaşın kemale ermesinden düzene baş kaldırmayı unutmuşuz. Kapıda şirretlik edip güvenliği ketenpereye getirmeyi filan düşünmedik bile. Üstelik ben Banu'ya güvenip benim eski yadigarı getirmeyi düşünmüyordum iyi ki yanıma almışım. Banu'da Samsung Galaxy sayesinde işini gördü.

İçeri girdiğimizde VIP kısma doğru ilerleyip keyiften yere göğe sığmaz olduk. Az gayret etsek sahneye çıkabilirdik o kadar yakındık. İçerisi kısmen boştu çünkü halen insanlar içeri girmeye çalışıyordu. Girenlerde gezinmekle meşguldü. Dev ekranlarda video klipler verilmekte millet bir ağızdan eşlik etmekteydi.
                                                      (Tarihi görmezden gelin...)
Sonra nihayet Konser başladı. İlk önce tüm şarkıcı ve gruplar sırayla sahneye gelip seyircileri selamladılar. Deli gibi alkış çığlık temaşa görülmeye değerdi. Bu ağza çalınan bir parmak bal gibiydi. Nihayet gerçekten konsere geldiğimizin bilincindeydik artık. O ana kadar her şey şaka gibiydi. Lakin işte kliplerden youtube dan her türlü materyalleri indirip izlediğimiz ayılıp bayıldığımız insanlar karşımıza gelmiş bizi selamlıyorlardı. Gayet alçak gönüllü ve biraz ürkekçe önümüzden geçip gittiler. İlk defa Türkiye'ye gelmiş Türk fanların içten ilgisini görmüşlerdi. Allah var Banu ve ben hariç herkes deli gibi şarkıları ezberlemiş. Her şarkıda eşlik ettiler. Tezahürat süperdi. Üstelik herkese çok alaka vardı. Şaşırdım ve çok hoşuma gitti.

İşte nihayet konser başlayınca ilk sırada benim kendisine feci biçimde yanık olduğum Lee Joon Efendinin üyesi olduğu grup MBLAQ çıktı. Islık, çığlık kulakları delen (Allah'ım yaşlanmışım be !) tezahüratlar eşliğinde MBLAQ sahne aldı. Önce küçük bir sunum ve arkasından Mona Lisa şarkısıyla önümüzde arzı endam ettiler. Yarabbim MBLAQ burnumun dibindeydi. Şöyle söyliyim, Lee Joon dans ederken savrulan saçlarından akan ter damlalarını görebiliyordum. Bir yandan video çekmeye çabaladım sonra asıl gösteriyi izlemek varken kameraya yapışık konseri kaçırmak istemediğime kanaat getirip o anın keyfini çıkardım. Bu sebepten her grubu 1 dk. kısa videolarla çekip arşivime attım. Nihayetinde zaten bu konser KBS kanalı tarafından baştan sona HD verilecek. Neyse, MBLAQ Smoky Girl, Y, Oh Ye! gibi şarkıları söyleyip sahneden ayrıldı. Çok kısa süren ama unutulmaz anlardı.


Sonra Aille sahne aldı. Herkes yine bir ağızdan eşlik etti. Sahnede ilk önce Üsküdar'a Giderken şarkısını söyleyince herkes mest oldu. Eşlik ettiğim tek şarkısı buydu :) Ama güzel bir sahne şovu yaptı ve arkasından konserin benim için diğer bir güzelliği FT Island sahne aldı ve bence sahneyi aldı götürdü. Honki süper bir adam herkes coştu. Ortam daha bir ısındı ve keyifler tavan yaptı.

(Video yükledim ama kitlendi blog mecbur foto)

Miss A çıkmadan evvel sunucular elleriyle mis işareti yaptı gülmekten öldük. Çok şekerlerdi. Bu arada sunuculuğu Gruplardan belli kişiler yapıyor birde Türk sunucu bayan vardı.
Miss A benim için en son Gu Family Book dizisinde izlediğim pek sevdiğim şekerden yapılmış gibi duran Suzy demek. Şarkılarını çok bilmiyorum. Konserden önce biraz videolarına filan baktım ama eşlik edecek kadar ezberim yoktu. Miss A sahneden çekilince yerini benim için diğer bir güzellik olan BEAST'e bıraktı. Tabi çığlıklar tavan yaptı. Bende var gücümle tezahürat yapıp şarkılara eşlik ettim. Beautiful Night şarkısına herkes bir ağızdan eşlik edip coştu. Süperdiler.


Arada grupların düet yaptığı kısa bir bölüm oldu ve sonra nihayet en fazla sevilen ve deli gibi beklenen Super Junior sahne aldı. İşte artık herkes o andan sonra kendinden geçmiş sadece sahneye odaklanmıştı. Super Junior Kore'nin diğer ülkelerde en tanınan erkek gruplarından. Acayip fan popülasyonu var ve bence gerçekten fanlarını en fazla seven önemseyen grupta Super Junior.
Ellerinden geldikçe Türkçe cümleler söylemeye çabalayan gösterilerinin finalinde Türk Bayrağı açıp öperek, oradaki genç yaşlı (benden daha yaşlı insanlarda vardı!) herkesin kalbini kazanarak gönüllerde sarsılmaz bir yer edindiler.
                                         
(Yine blogun azizliğine uğradım videoyu yüklemedi...)

Finalde artık tüm gruplar sahnedeydi. Alkış tezahürat sevgi gösterileri tavan yapmıştı. Konser sonunda artık tüm sanatçıların gözünde pırıltı vardı. Seyircileri sevgi ve minnet duygularıyla selamladılar. Bizim onları sevdiğimiz kadar onlarda bizi sevmişti. Yine gelme sözleri vererek, mümkün olduğu kadar seyircilerin ellerini sıkıp hediyeleri kabul ettiler ve daima gülümseyerek final yaptılar.

(Video yükleme çabası ve hüsran)

Bizde sarhoş bir biçimde çıkışa yöneldik. Birer buzlu kahve alıp enişte beyi bekledik. Bu konseri kaçırsaydım çok üzülürdüm. İyi ki 35 yaşındaymışım dedim zira 20 yaşın altında olsaydım bu konsere kesinlikle gidemezdim :( Ailesinden izin alamayıp gidemeyen kardeşlerimin acısını kalbimde hissettim ama inşallah daha güzellerine giderler. Bizim ülkemizde konsere gitmek kolay değil. Fakat konsere anneleriyle gelenlerde vardı. Böyle güzel ailelerde var. Buda umut verici bir durum.

Neyse, eve gelince beni çok özleyen Egeyi kucaklayıp hasret giderdim. Uyumamış beni beklemiş. Banyosunu yaptırıp yatırdım. Memoyla çektiğim videolara baktık biraz konser dedikodusu yaptık ve ben maşuk bir şekilde uykuya teslim oldum. O gece birde rüyamda Jang Geun Suk'u görünce tam oldu :D

Yani bir kez daha ilk göz ağrımın kıymetini anladım. 
                                                       Allah'ın sevilen kuluyum işte...






6 Eylül 2013 Cuma

Konsere 1 Gün Kaldı

Sahne hazırlıkları son gaz devam ediyor. Bende de hazırlıklar tam gaz devam etmekte.
Avazım çıktığı kadar tezahürat yapıp şarkılara eşlik edicem. Yarın akşamı iple çekiyorum.
Yaşasın her daim genç olmak.

3 Eylül 2013 Salı

35+1. Gün

Yeni yaşımın ilk günü temizlik yapmam gerek fakat ne yapıyoruz? ivedilikle kaçabildiğimiz kadar kaçıyoruz. Ege bana yalandan oyuncaklarıyla portakal suyu, kahve, süt içirip mama yedirtiyor. Ben oooo! harika dedikçe keyiflenip yeni  bir bardak dayıyor ağzıma. Çocukla oynamak ne güzel. Hem oynayıp hem bloga yazı girmek biraz iki yüzlülük ama...

Neyse, asıl mevzu İSTANBUL-GYEONGJU DÜNYA KÜLTÜR EXPO 2013 organizasyonu. Elimde olsa 22 Eylüle kadar organizasyonda gönüllü çalışırdım ama ne mümkün...
Bende bazı şeyleri mimledim inşallah izleyebilirim ve görmek istediğim sergileri görebilirim. Zira 14-22 Eylül arası Taşköprü'de olacağım için tüm şartlarımı zorlamam gerek :)
Bu cumartesi ise büyük gün.!!!! K-POP Konseri. Acayip heyecanlıyım.

Ayrıca geçen hafta aldığım kararla sıkı bir diyete girdim. Malum Dukan Efendi yine hayatıma zuhur etti. Bu sefer çok kararlıyım. Bu kararımın sonucu 2,5 kilo verdim. Bundan sonra haftada 1 kilo vererek gitmem gerek. Ayrıca eve aldığım kondisyon bisikletiyle maratona hazırlanıyorum :P Çok pis hırs yaptım.

Birde bu hafta saçlarımı biraz kestirmeye karar verdim. (Konsere hazırlık) Karar veremediğim tek şey kahkül kestirmeli miyim??? Saçları dümdüüüüüz olan birinin saçıyla fazla oynama şansı olmuyor. Yer çekimine bırakıp uzatıyorum genelde. Uzun saçı seviyorum ama arada bir değişiklik istiyor insan.  Ne biliyim belki konser sırasında Lee joon gelir elimi tutar filan saçım başım düzgün olsun :D

Böyle işte. Şimdi Egenin verdiği yalancı kahveleri içmem gerek ben kaçtım.



2 Eylül 2013 Pazartesi

35 Oldum

Yolun yarısına kadar düşe kalka geldim. Kah çok mutlu oldum, kah kedere boğuldum. Şimdi iş geri kalan yarıda. Kendimi daha çok sevdiğim, daha fazla değer verdiğim, şımarttığım bir 35 yıl daha diliyorum.  Ne mutlu bana...