29 Temmuz 2008 Salı

Bu sabah yağmur var İstanbul'da

Çok keyifliyim yani. Eylül doğumlu olduğumdan sanırım en sevdiğim mevsim sonbahardır. Hayata merhaba dediğim mevsim nede olsa. Tesadüf, evlilik hayatına da (2006) Eylül’de merhaba dedik.

Yaz geçsin, şöyle biraz serinlesin hava ve bende pek sevdiğim hırkalara sarınıp koltuğa büzüşüp kitap okuyabileyim istiyorum. Akşamları mumları yakıp DLC / Kalecik karası içmeli. Her zaman olduğu gibi az biraz içince, çenem düşsün gevezelik edelim Memo’yla.
Çayımın yanına portakal kokulu kekler pişirmeli ve çorbalara katık etmek için mis gibi çavdar ekmekleri. Düşüncesi bile ne kadar güzel. Velhasıl seviyorum sonbaharı ne yapayım.

Memo halen Karadeniz yollarında. (Amasra’da umarım unutmaz ve benim içinde pide yer.)

Bugün Kandil umarım herkes için huzur ve sağlık getirir. En başta akıl sağlığı getirsin ki, ülkemizde kimse yoldaki bir bomba yüzünden ölmesin. Terörle bir yere varılamayacağını idrak eden kafalara sahip bir toplum diliyorum.

En küçük kız kardeşim bu sene ÖSS canavarıyla yüzleşti ve onu yendi ama bunun birde ikinci raundu var. Dilerim dilediği bölüme yerleşir ve yıllar sonra Sanat Tarihi Prof. Kardeşim var diye böbürlenebilirim.

Neyse, işe dönmeliyim eve giderken Kovan Fırından kandil simidi almayı da unutmamalıyım.

25 Temmuz 2008 Cuma

Bugünlerde...




Tatilden sonraki ilk hafta çok zor geçer. Sanırım herkes bu konuda hem fikirdir. Kendinizi halen tatil sarhoşluğunda, öğleden sonraları kitabınızla şezlongda yan gelip yatar hayal ederek işe adapte olmak çok zor. İş arkadaşlarına ve neredeyse bulduğunuz her adem oğluna tatil fotoları gösterilir. “Aman şöyle güzeldi, böyle iyiydi” diye anlatırsınız.
Allah’tan kendimize gelmemiz ve bir rüyamıydı yoksa gerçekten tatil yaptım mı? diye sayıklamamız an meselesidir.

Çok şükür bir haftayı atlattım. Bugün nihayet Cuma saat 16:30 ve yarım saat sonra eve yollanmak üzere ofisten çıkacak olmanın memnuniyeti hasıl bünyede.

Her zamanki gibi metroya binip Kanyon’dan geçerek eve yollanıcam. Yumurta ve kendim için eski kaşar almalıyım çünkü Memo beyaz peynir dışındaki peynirleri pek beğenmiyor. Bense istisnasız her çeşit peynire deli olan biriyimdir. Ne kadar kokuyorsa o kadar makbul.

Haftaya Memo iş gezisinde, bir hafta Karadeniz şehirlerinde olacak. Bende annemde kalıp anne yemeklerini ve terasta içilen çayın zevkine doymuş olucam. Annem Anadolu yakasında oturduğundan Osmanbey’den anneme gitmek uzun bir otobüs yolculuğu gerektiriyor. Yollarda okumak için yeni aldığım kitabı çantamdan eksik etmiycem.

Charles Nicholl / Aklın Uçuşları-LEONARDO DA VINCI. Kitap kapsamlı bir Leonardo Da Vinci biyografisi. Çocukluğunun olduğu bölümdeyim henüz.

Geçen hafta tatildeyken elimden düşürmediğim kitap ise Radi Dikici / ŞU BİZİM BİZANS şiddetle tavsiye ederim. Gerçekten Bizans tarihi ile ilgili aslında hiçbir şey bilmediğimizi anladım. Hayranlık duyulacak bir tarihi geçmişleri var ta ki 1453 yılına kadar. Biliyorsunuz ondan sonra dünya tarihi temelli değişiyor.

Bu hafta sonu halletmem gereken diğer mevzu ise halı yıkama şirketi ile konuşup halıları temizlemeye göndermek. Umarım bir sorun olmaz. Gerçi iyi referanslar aldım ama bakalım görücez.

Sonra bugün kendim için ilk defa yüz maskesi aldım hadi hayırlısı. Anti stres maskesiymiş! Bir adette kayısılı sabun. Neler oluyor bana? Yakında 30 oluyorum da bir panikleme hasıl oldu sanırım. Böyle söyleyince annem kızıyor “Bizde öyle derdik ama boşuna etmişiz 30 ne ki hiçbir şey. Saçmalama!” bende silkelenip kendime geliyorum.

Durumlar bundan ibaret işte. Bir hafta daha göz açıp kapanıncaya kadar bitti. Şunun şurasında yazın bitmesine de ne kaldı ki.

20 Temmuz 2008 Pazar

İlk

Bazen güne yeni başladığımız da bugün her şey daha farklı olacak diye geçer içimizden.

Bugün o gün olsun istedim sadece.



Tatilden sonraki ilk günü o yeni gün ilan ettim. Valizleri boşalttım, evi yemek kokusu sardı, çiçekleri suladım kahve yaptım kendime ve bir blog açtım.

Başlığı da Bahar Karları olsun dedim. Yukio Mişima'yı anmak için. Öyleyse blogun adı da ruh dağı olsun dedim Gao Xingjian'ın hatırı hiç mi yok?

Otuzlu yaşlara başlamadan az evvel yine yeniden diyorum hayat sana. Ben burdayım beklerim.