29 Ocak 2013 Salı

Gidişat Raporu

Bu aralar değişik markaların hazır yüz maskelerini alıyorum. Geçen cuma Kore dizilerinde gördüğümüz ve yapmazsam meraktan öleceğim dediğim bez maskelerden aldım. Hafta sonu Burcu bizdeydi ve gece yarısı Ege uyurken yapalım dedik. Burcu'ya 20 dk. sonra çıkarıcaz bana haber ver dedim ve sırt üstü yatıp gözlerimi kapattım. Gözümü bir açtım neredeyse 40 dk. olmuş. Burcu internete dalmış ben rüyalara :) Neyse, bir şey olmadı tabi çıkardık maskeleri. Fotoğraf çekmeyi çok istememe rağmen bozuk olan makinem henüz tamire verilemedi. Bir daha ki sefer cep telefonundan filan çekip koymayı düşünüyorum :) Herhangi bir cilt sorunum yok ve bu maskeler iyi gelir mi hiç bilmiyorum ama ben sadece keyif için ve en az 20 dk. maskemi takıp sırt üstü yatıp dergi okumanın keyfi için yapıyorum. Denemediyseniz bez maskeleri, Gratis ve Watson'da bulabilirsiniz.

Geçen cuma aldığım diğer şeyse bal kabağı! Sormayın bu aralar deli gibi kabak tatlısı canım istiyor. Sorun bir çok sever misin diye? Hayır ama nedense bu ara takmış durumdayım. Neyse, geçen cuma gözümü kararttım ve semt pazarına gidip kabak aldım. Soyulup temizlenmiş filanda değil. Hepsini kendim yaptım ve pişirdim. Ruhum huzura erdi :) Geçen hafta teyzemin bana gelirken getirdiği kabak tatlısını çok beğendiğim için onun yaptığı gibi yapıp, pişirirken biraz tarçın ve bir kaç adet karanfil attım. Çok lezzetli oldu. Tarçının lezzet vermediği bir şey olamaz ama kabak tatlısına çok yakıştı tavsiye ederim.

Bu aralar izlediğim bir dizi yok :( Son izlediğim dizi I Miss You olup dramanın dibiydi.

Ben pek drama sevmiyorum bu izlediğim ilk dramaydı. İzleme sebebim sevdiğim oyuncuların olduğu bir dizi olmasıydı ama her bölüm ağlayan insanları görmek beni çok yordu. Üstelik o hafta Egenin hasta olduğu haftaydı. Ben zaten kendi dramamı oynarken bir de başka dramaya zor katlandım. Lakin bu dizi bana yeni bir oyuncuyu listeme dahil ettirdi. Zaten bu çocuğun yüzü suyu hürmetine 21 bölümü izledim ya!


Açık konuşalım bu arkadaşı Blind filminde izlemiş beğenmiştim. Arang and the Magistrate dizisindeyse, Gökyüzü Kralı gibi fantastik bir karakteri oynuyordu ve bu diziyi de sonuna kadar zor izledim. Çok sevdiğim oyuncuların hatırına dayanmıştım. İzlediğim en sıkıcı Kore dizisiydi! Lakin I Miss You dizisiyle bence yıldızı daha çok parladı.


Bu dizinin ilk 5 veya 6 bölümünde ana karakterlerin çocukluk zamanları anlatılıyor ve işte o bölümlerde oynayan çocuk oyuncular tam anlamıyla döktürüyor. O gençleri çok beğendim.
Belki izlerseniz hatırlatmak isterim ki, 21 bölüm boyunca kırmızı burunlu ağlayan gözler izleyeceksiniz. Diğer yandan konusu aslında gayet güzel ama çok ağlıyorlar be! Bir insan evladı bu kadar ağlayabilir mi?

İşte böyle. Oooo saat 01:00 olmuş ben kaçtım.

24 Ocak 2013 Perşembe

Hastalık

Günlerdir hastalıkla boğuşuyorum. Önce kendi hastalığım ve son bir haftadır Egenin hastalığı beni bitirdi.

Ege ilk defa 30 aylıkken grip oldu. Antibiyotik içildi bir şişe bitirildi. Bugün kontrole gittik ve boğazındaki balgamlı öksürük yüzünden balgam sökücü bir şuruba başladık. Geçen haftaya göre çok daha iyi ama henüz iyi değil. Anne kelimesi tıkalı burnu yüzünden kulaklarımda -Alle- şeklinde çın çın ötmekte. Ege uyurken bile şu anda "Alleee" diye sesler duyuyorum. Burnu dersen akmaya devam etmekte. İştahsızlık tavan yapmış durumda. Hani şu çocuğum hiç bir şey yemiyor cümlesi var ya, o doğruymuş! Bizzat yaşadım ve şimdi önceden yok canım abartıyorlar diyerek inanmadığım herkesten özür diliyorum. Zaten kuş gibiydi o küçük suratı hepten küçüldü. Geçen cumartesi sabahın köründen gece yarılarına kadar yemeden içmeden öksürüp ağladı. İşin kötüsü ilk defa böyle öksürdüğünden durumunu anlayamadı. Neden öksürüyordu? neden geçmiyordu? Hep kucakta omzuma kafasını dayayarak gözlerinden yaşlar akıtıp durdu. Ana oğul sefil olduk. Üstelik aksi gibi geçen hafta Memo şehir dışındaydı. Bu haftamız nispeten duruma alışmış kabullenmiş geçti. Evvelsi gece öksürük yüzünden yatağa kustu. Üst baş battı. Gece 01:0'de nevresim değiştirip Ege'yi tekrar yatırdık. Kusunca rahat uyudu. Dün daha iyiydi bugün daha da iyi.
Lakin aşırı mız mız bir şey oldu. Kendi evladım olmasa çekilecek gibi değil. Bir çocukta uyuz olduğum ne varsa Ege'de hepsi toparlanmaya başladı. Bugün doktora elinin tersiyle girişecekken ben tuttum. Sürekli her şeye ağlaması, insanın sinir sistemine geri dönüşümü olmayan hasarlar vermekte. Sabır çeke çeke bir hal olduk. Elbet bu dönemde geçecek ama olan anaya babaya olacak! Son bir hafta o kadar gerildim ki, kalp krizi veya beyin kanaması geçirmedim diye hayret ediyorum. Üstelik grip oldu diye bu haldeysek Allah'ım bizi daha kötüsünden korusun!

Aslında çok kolay bir bebeklik döneminden sonra çok berbat bir 2,5 yaş döneminden geçiyor oluşumuz beni biraz yıldırdı. Evladım resmen gece beslenmesi yasak olan Gremlinler gibi bir şey oldu.

Önceden böyle sevimli tatlı bir şeyken,

şimdilerde resmen buna döndü!

Yahu, bunun daha ergenlik dönemi var. Ben şimdiden tükendim...


14 Ocak 2013 Pazartesi

Keşif

Günlerdir hasta ve perişan bir halde sürünüyorum. Bugün biraz gözümü açabildim. Bitmek bilmez öksürük nöbetlerim ve ağrıyan karın kaslarımla yuvarlanıp gidiyorum. Hastalık eskiden romantik bir hal olurdu benim için. Yatıp kendinle baş başa kalabilmek keyifli olurdu. Hele ateşin çıkmış yer gök birbirine geçmişse geceleri görülen efsanevi rüyaların tadına doyulmazdı. Şimdiyse Ege doğduğundan beri geçirdiğim en şiddetli soğuk algınlığıydı ve romantizmden çok trajediydi. Çocuğun varken hasta olmak nasıl bir şeymiş kafama iyice kazındı.

Diğer yandan dün gece biraz gözümü açmışken internette gezineyim dedim. Başka başka şeyler beni muhteşem bir şeye ulaştırdı. Bugün daha iyi hissediyor olmamı harika bir Kore Indie grubu bulmuş olmama bağlıyorum. Mot içimde hem hüzün hem umut yeşerten tuhaf bir ruh hali hediye etti bana.

Grup dediğim iki kişiden oluşuyor ve her ikisininde bir birinden bağımsız solo kariyerleri var ve beni en çok cezbeden eAeon oldu.İndie tarzını seviyorsanız lütfen kendinizi bu gruptan mahrum bırakmayın. Ben kaç senedir blog yazıyor olmama rağmen buraya nasıl video yüklenir filan bilemediğimden direk YouTube yollarına dalıp ulaşın derim. eAeon 2012'de çıkardığın solo albümünle (Guilt-Free) hem ruhuma hem bedenime şifa oldun teşekkür ederim.

8 Ocak 2013 Salı

Ev Hanımı

İki gündür evi kırklamakla meşgulüm. Bu kadar yorgunluğun sonucu yeniden kirlenecek bir ev! Kuyruğunu kovalayan bir köpek gibi hissediyorum.

Fakat ne kadar kirlenecek olsa da, ilk zamanlar koltuğunuza kurulup kollarınızı kavuşturur ve göz ucuyla yeni yıkanmış tüllere perdelere bakıp gururlanmadan edemezsiniz. İtinayla silip parlattığınız parkeler gözünüze daha bir güzel görünür. Eşyaların görünmeyen yerlerini bile silip temizlediğiniz için her yerde bir arab sabunu kokusu hakimdir. İşte temizliğin kokusu bu!

Ah, ah! kim bilir bir haftaya kalmaz vitrinlerin altı bir parmak tozla dolacak ama siz bunu görmezden gelip, geçen hafta sildim ya! ne yapıyım? diye diye bir zaman idare edeceksiniz. En azından ben öyle yapıyorum.
Şimdilik temiz evin keyfini sürüp, evin diğer iki şahsına kaşımı kaldırıp evi dağıtmayın, kırık kırpık dökmeyin diye ültimatom vererek keyfimi çatıyorum. Yağan karı ancak bu akşam seyredebildim. Sakin ve ağır dökülen kar taneleri insanı ne kadar dinlendiriyor. Hipnotize oluyorsunuz.

En iyisi çayımı tazeleyip seyre devam edeyim. Yorgunluğumu ancak atarım.

7 Ocak 2013 Pazartesi

İlk Hafta

Evin erkekleri uyurken bende günün yorgunluğunu viski-soda ikilisiyle atıyorum. Ne yapalım kardeşim otuz beşime gelmişim viskiden aşağısını içmem. Benim Vehbi Koç'tan ne eksiğim var?

Yeni yılın ilk haftası bitti. Benim için geçen senenin son haftasının aynısıydı.
Hep aynı, hep aynı.

Bu hafta izlediğim diziyi bitirdim. Ruhum huzura erdi.
Yeni bir diziye yelken açmadan evvel yüzümü biraz eve dönmeye karar verdim. Vallahi bu hafta ister kar fırtınası gelsin, isterse gök taşı düşsün benim tül perde yıkama işine soyunmam gerek. Buna kendimi inandırmış durumdayım. Belki viskinin verdiği gazla olabilir ama yinede kendime inanıyorum. Fighting!

Bitirdiğim diziye gelince, sadece No Min-Woo aşkıyla izlediğim ve sevdiğim bir diziydi. Lakin, şu saatten sonra elimizden başka bir şey gelmediğinden, dünya ahiret kardeşim olsun dediğim şahsiyeti,
neden bütün dizi boyunca taytla ve üstünde düdük gibi bir ceketle gezdirdiklerini anlayamadım.

Anladık dizide pop idolünü oynuyor ve evet Kore'de erkek idoller bir ton makyaj yapıyor ve yakışıyor da ama el insaf yahu! Canım yiğidi bu kadar karikatürize etmenize ne gerek var? Tam anlamıyla animeden çıkmış gibiydi. Sevmedim mi? sevdim ama ne bileyim kardeşim tayta gerek yoktu bence.

Oysa daha hoş hallerini de biliyoruz yani :)





Neyse, dediğim gibi yeni bir dizi izlemeyi bu hafta kendime yasakladım. Bu haftayı No Min Woo'nun damakta bıraktığı tatla idare edebilirim sanırım :D

Yeni haftayı evimle arama bir şey sokmadan geçirmeyi düşünüyorum ama bilmem bu sözü ne kadar tutabilirim?