29 Ocak 2015 Perşembe

Küçük Mutluluklar

 Yabancı yemek kanallarına karşı tuhaf bir saplantım var. Aynı şekilde yemek dergileri ve kitapları en büyük zaafım. Ege bile babasının isminden önce Anthony Bourdain demeyi becermiş biri. Benimle birlikte Gordon Ramsay izleyen bir oğlum var. Şimdi ne yapıyo anne?, ne koyuyo anne? diyerek bana eşlik etmesi çok hoşuma gidiyor. Aynı şey mutfakta ben pişirirken de devam ediyor. Baharatları koklaması ve onun eklemesi karıştırılacak şeyleri ( ocak üstünde değil tabi! ) karıştırması ve bir şeyi beraber yapıyor oluşumuz onu çok mutlu ediyor. Ben daha mutlu olsam da tabi arada şalterlerim atıyor orası bir gerçek. Her şeye karışmaya çabalaması bir müddet sonra alttan alttan sinirlerimi fokurdatıyor lakin ben bu halimizden oldukça memnunum.

Bu aralarsa  BBC beni çok mutlu ediyor. Özellikle yemek programları. Belgesellerini tek geçiyorum zaten ama Rachel Khoo'yu izlemek terapi gibi oluyor.


Saat 16:00 - 17:00 arası çay bisküvi ve Rachel Khoo zamanı benim için. İngiliz aşçılara karşı zaafım var galiba! Ama bu kırmızı rujlu hatun anlatıp pişirirken ben acayip huzurlu oluyorum.


O mutfağı tümüyle evime ışınlamak istiyorum



                                      Tüm emaye kapları ve kendisi de dahil olmak üzere :)



Bu aralar beni keyiflendiren küçük şeylerden biri olan Rachel Khoo hanım aynı zamanda bana yeniden kahkül aşkını zerk etmeye başladı. 


Korkarım yavaş yavaş kahküle doğru kaymama engel olamıyorum.


.

27 Ocak 2015 Salı

Öpücük Hastalığı

Böyle bir hastalık varmış öğrenmiş olduk.  EBV (Epstein-Barr virus) ailece kırıp geçirdi bizi. Yeni yılın ilk günüyle başlayan endişeler ve hastane koşuşturması bitti. Çokça uzun ve can sıkıcı konular bunlar bahsetmek istemiyorum ama kendime not düşme adına yazmadan edemedim.
Ege 40 derece ateşi gördü!
Birde öksürükten çok çekti.
Tabi yemek yiyememek ve kusmalar filan amaaaan bitti gitti işte.
Tanrı beterinden korusun. Sahi yeni bir yıla girmiştik ama hangi araydı acaba???