14 Kasım 2013 Perşembe

Dinginlik

Sabah sekizde başlayan kargaşa, gürültü, dağınıklık her şey ama her şey Ege uyuduğunda bıçak gibi kesiliveriyor. Sonra elim koynumda ne yapacağını bilmez bir salaklık çörekleniyor üstüme. Salondaki dağılmış oyuncakları sepete dolduruyorum. Kutuları, arabaları, mıknatıslı harfleri, boya kalemlerini ve bir sürü minik dinozoru ayak altından kaldırınca geriye hepten bir boşluk kalıyor. Ah! bir iki ufak şeyi yanlışlıkla sepete atmayıp salonda karşımda bulunca nasıl seviniyorum. İtinayla masanın üstüne bir yere koyuyorum. Misal bugün unuttuğum oyuncak, doktor setinden çıkan mavi oyuncak gözlüğüydü.

Kendimi tüm gün hız treninde gibi hissediyorum ama Ege uyuduğunda birden trenden inmiş birinin sersemliğine bürünüyorum. Ben bu hız trenini ne çok seviyorum bilemezsiniz. Arada evde olmanın karamsarlığı beni dürtse bile ki, bu genelde regl öncesi karışık ruh halimden sebep gün yüzüne çıkıp hızlıca kayboluyor.
Böyle durumlarda tarçınlı kurabiye pişirmek gerekir. Birde portakallı kek  olursa şahane olur.
Bizim evde durumlar böyle, sizi bilemem.




2 yorum:

  1. o çocuk milleti kaç yaşına gelse de o tren hep hızlı gider... Fırtınadan sonraki sessizlik diyorum ben de...
    Sabah fırtınası dindi,kızlar artık okula gittiler ve ben de aldım kahvemi oturdum artık.

    Bugün ben de havuçlu tarçınlı kek koksun istiyorum ev bi de kıymalı poğaça koksa süper olur...

    YanıtlaSil
  2. Siz yaparsınız üşenmezsiniz bakalım ben yapar mıyım?
    Bende yeşil çayımı yudumlayıp kısa bir blog turu atmayı düşünüyorum.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil