
Geçen hafta yıllık iznimin son haftasını kullandım. Malum evde tadilat vardı!!!
Zaten hastaydım ve gerçekten uzun zamandır böylesi hastalandığımı hatırlamıyorum. Hem hasta olup hem usta tayfasıyla uğraşmak beni yaşamaktan usandırdı. Ustalar önce her dediğime kolay yenge hallederiz yenge diye girizgah yapıyorlar, sonra sen bir kusur bulunca iş, yok yenge öyle olmaz bak şimdi şöyle diye izahat vermeye dönüşüyor. Yahu akıl var mantık var ama yok adamlara laf anlatamıyorsun. Tabi birde üstüne ev temizliği derken, Allah’ım pazartesi olsun işe gidelim ne olur derken buldum kendimi. Patronumu bile özledim geceleri rüyama girdi.
Neyse, bu arada doğum günüme 2 gün kaldı. Ye ha!
Ramazan münasebetiyle evde oluruz sanırım. Memo hediyemi her zamanki gibi önceden söyledi. Hemen açık ediyor kendisi hiç saklamayı beceremiyor. Hayatımda sürprize yer yok.
Başka sürprizler umuyorum ama…
Bu Eylül yoğun geçecek yine. Burcu Edirne’de bu sene eve çıkacak. Cumartesi günü evi tutmuşlar, bayram sonrası yerleşmeye gidecek. Annemde bu yıl biraz göçebe hayatı yaşayacak sanırım.
Bu arada ateşli hastalık geçirmenin bir getirisi de, çok gerçekçi rüyalar görmek. Oscar’a aday olacak kadar şahane kurguların olduğu rüyalar hem de.
Misal, rüyaların birinde SSBB eşi ve ben Hindistan’a gidiyorduk. Ben yanlarında çömez olarak olaya iştirak ediyorum. Bende bir heyecan, bir mutluluk. Oysa ki onlar gayet vakur bir Guru ifadesiyle takılıyorlar, fakat ben yerimde duramıyorum Çok gerçekçiydi yeminle. En vurucu kısmıysa Bora Bey’in eşinin 6 aylık hamile olmasıydı hem de kızları olacakmış güya.
Aptala malum olur derler Bora Bey, benden söylemesi!!!
Böyle işte. Evde oturmak ve sürekli ev işi yapmak insanın beyin loblarında ciddi hasara neden oluyor benden söylemesi. Tabi buna günlerdir boya kokusu, tiner ve zayıflayan sinirleri de katarsan müthiş bir karma oluyor. Sonrada sihirli mantar yemiş gibi ortalıkta geziniyorsunuz.