
Çarşamba akşamı doğum günü münasebetiyle yemeği dışarıda yemek istedim. Memo Mecidiyeköy, bense Osmanbey'de çalıştığım için Taksim'e gitme kararı aldık. Daha önce Timeout'da görüp gitmek istediğim Midtown'da karar kıldım. Ben yemeklerden ve servisten çok memnun kaldım. Özellikle Ramazan'da akşam ofis çıkışı gidilebilir. Tabi o çevrede çalışıyorsanız ve zaman sorununuz varsa. Resimlerde anlaşılacağı gibi ben fotoğraf çekmeden önce yemeklere daldığım için hep dürtüklenip dağılmış duruyorlar ama fotoğraflar idare eder :)
Kuzu sarma harikaydı. Kuzu veya koyun eti yemeyen biri için şahane bir lezzetti. Asma yaprağına sarılı gelen etinizi afiyetle yiyor, iç pilavdan gelen tarçın kokusu sizi mest edebiliyordu. Belki ben çok açtım bilemem. Yemek sonunda masamıza gelen ve hatırımızı, memnuniyetimizi soran ahçıbaşıda kalplerimizi çalmayı ihmal etmedi :)
Ofis arkadaşlarımda kahveye olan düşkünlüğümden bana Kütahya porselenden iki kişilik Türk kahvesi fincanı almışlar. Lale desenli filan pek memnun kaldım. Ramazan münasebetiyle mumlu pastam güme gitti ama ne yapalım kader utansın.
Bu akşamsa Bugs Bunny'e yani taze gelin Banu Hn. iftara davetliyiz. Valla çok açım ha! benden söylemesi. Garip geliyor aslında sanki evcilik oynuyormuşuz gibi :)
Evlenmişiz ve bir birimize komşuculuğa gidiyoruz. Ev gezmesi filan. Düşününce benim aklım almıyor. Bu kadar sene ne zaman aktı gitti. Tamam tamam demogojiye sarmadan susuyorum.
Banum benim için pasta siparişi vermiş bende kalktım kendime numaralı doğum günü mumlarımdan aldım velakin bir sürü 3 varken bir tane bile 1 bulamadım. Bende 0 aldım ne yapalım 30'a giriyormuş gibi yaparım bende.
Aile kutlaması bugün yani. Bana ne hediye aldılar kim bilir? Çok heyecanlıyım :)
Doğum günü manyağı olan tek ben miyim acaba?
Neyse, karnım aç olduğundan konu hep yemek üzerine. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim ben tam bir sosisli sandöviç hastasıyımdır. Efendim her daim önüme çıkan her büfeden sosisli yerim. Sosisli asla vaz geçemeyeceğim bir lezzettir. Düşününki iftar yemeği olarak sosisli yapacak kadar ve dahi gecenin 4'ünde sahurda bile yiyecek kadar. İllaki büfe sosislisi olacak ama. Salçalı sosta kaynayacak böyle ağır ağır, koyulaşacak, lezzeti artacak. Sonra kornişon olacak, hardal olacak, mayonez&ketçap olacak ve Rus salatası. Tanrım ne şahane bir lezzet.
Bu mükemmel kombinasyonu sahurda bir gözüm kapalı diğeri az biraz açıkken bile yapar yutarım.

Sosisliyi benim kadar seven olamaz :)
Birde dün gece yine bir oğlum oldu. Hemde beni annem doğurtmuş. Annem ve beni doğurtmak. Düşer kalır her halde. Annemi kan tutar, iğne olurken bile ağlamaya başlar, kalkıp beni doğurtacak. Rüya işte!
Zaten benim rüyalarda doğurduğum oğlanlardan resmen bir ordu kurulurdu :) Doğur doğur bitmiyor kardeşim. Benim bilinç altım nasıl şartlanmışsa bu kadar erkek çocuğa anlaşılır gibi değil. Adını koymadık diyor annem tek derdimiz oymuş gibi. Benim derdim süt vermede. Hep en korktuğum kısım başlıyor. Kafasını tutayım, şöyle çevireyim diye cebelleşip duruyorum. Annem odadan çıkıyor kalıyoruz oğlanla başbaşa. Doğal olarak her rüyamda olduğu gibi emziremiyorum! Emmiyor daha doğrusu. Doktorda kafa ütülüyor mama verecem diye, ben diyorum emzirecem. Yine kan ter içinde uyandım.
Tabi niyetliyiz su içemiyorum, dilim damağım kurumuş.
Geceden yersen hardallı turşulu sosislileri sonrada kabus görürsün işte böyle.
Aslında bu rüyaya sebep bugün gitmem gereken jinekoloğa gitmekten vazgeçmem olabilir. Suçluluk psikolojisi galiba :(
En iyisi kalkıp ütü yapayımda aklım başıma gelsin.