Hiç aşık yolu beklemedim. Ezik aşk acılarını veya özlemle beklenen sevgili filan ne biliyim hani o acıklı arabesk şarkılara tahammülümün olmaması bundan galiba.
Gel gör ki, aşk acısını aratmayan, sevgili yolu gözlemeyi üçe beşe katlayan bir şey varsa o da, sipariş verilen kitap kargosunu beklemektir. Bana aşk acısını ve o inleyen nağmeli nidaları filan kabullenmeyi sağlayan bir ruh haline sokar ve daha acısı tarifsiz bir kalp ağrısına sebep olur.
İnternetten sipariş verilirken yaşanan o keyifli haz giderek saf acıya dönüşür. Bugünde gelmedi diye inleyerek odadan odaya dolaşırken bulurum kendimi. Tuhaf bir yoksunluk duygusuyla sarmalanmış bir halde kulağım kapı zilinde evde sabırsızlıkla beklemek, beklemek, bek.....
Bu durumda kah isyan eder "Lan bir daha tövbe!" der, bazende sükunetle "Kaderim böyleymiş" derim. Anksiyete bozukluğumu tavana vurduran bu hallere nasıl düştüm ben diye inim inim inlerken başa döner, bir daha tövbe! bir daha mı? yemin billah tövbe!!! derken zil çalar. Bingo!
Kargocu ulvi bir görevle paketi verirken, mukaddes bir emaneti alır gibi heyecanlanırım. Bir anda tüm o acılı bekleyiş, üzüntü, kalp ağrısı filan uçar gider. Huzura ermiş göğün yedinci katına yükselmiş gibiyimdir artık. Taki bir daha ki kaçınılmaz kitap siparişine kadar. Beyin her nasılsa bütün kötü izleri siler yaşanmamış sayar.
Öyle olmasa deli gibi yeniden pandaya dönen gözlerle evde kargocu yolu gözler halde bulmazdım kendimi. Öyle değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder