22 Aralık 2008 Pazartesi

Bugün Pazartesi

Pazartesi sabahları çok asabi olurum. Genelde sabahları asabiyim evet. Özellikle iş olan sabahlar.

Neyse, bugün pazartesi sabahı olması yetmezmiş gibi, Starbucks’ın bana sabah yanlış sipariş paketleyen o kıymetli çalışanına buradan sevgilerimi gönderiyorum. Bana koca bir bardak neskuikli süt vermiş adam yahu. İnsan orta boy sade filtre kahveyi nasıl yanlış anlar üstelik tek sipariş veren benken. Kalabalık olsa anlarım karıştı her halde diye düşünürdüm ama bu ne ya!. Önce tepside getirmesinden anlamalıydım zaten. 3 kez paket diye tekrar etmeme rağmen hem de. Yazılı beyanat mı vermem gerek acaba?
Tanrım bugün pazartesi sabahı tamam mı? Sadece kahve istemiştim. Üstelik bu o adamın kaçıncı zevzekliği. Rumeli cad. Starbucks, elemanınıza lütfen daha iyi bir eğitim verin veya kasada durup sipariş alacak kulağı sağlam ve salak espriler yapmaya uğraşmayan bir eleman bulun. En azından o sersemi sabah vardiyasına koymayın yakında ben cinnet geçirip onu süt buharıyla boğabilirim ona göre.

Tamam daha sakinim şimdi…

Bugün pazartesi ve pazartesiye çok yakışan bir hava var dışarıda. İsli, sisli ve puslu. Güzel bir gri ve insanı sinir eden ince bir yağmur var. Yağmur dediğin şakır şakır yağmalı. Böylesi karaktersiz yağmasından hoşlanmıyorum. Her şey ama her şey günlerden pazartesi diye bas bas bağırıyor. Unutmak ne mümkün…

Şimdi evde oturuyor olmak isterdim. Yatak odasındaki battaniyenin bir ucundan sürükleyerek salona getirmek ve koltukta tatlı bir sıcaklıkla kalmak isterdim. Sadece bunu isterdim işte. Sıkılmazdım orda oturur ve düşünmem gereken her şeyi düşünürdüm. Güneş gidip yerine ay geldiğinde ve Memo işten dönüp anahtarı olmasına rağmen zile bastığında bile orada öylece oturuyor olurdum.
Düşünmesi bile güzel.
Şimdiyse, karşı masadaki karaktersiz insanın yüzünü görmemi engelleyen paravana astığım Çin Seddi, Özbekistan ve Mars fotoğraflarına bakıyorum. Birde köçeklerin resmedildiği bir gravür fotoğrafı var arada bakışlarım ona kayıyor. Nazlı bir biçimde gerdan kırıyorlar elleri yana açık. Hafifçe tebessüm eden güzel oğlanların olduğu bir gravür bu ve bakmayı seviyorum.

Başkada bir şey yok sadece bugün pazartesi o kadar.

8 yorum:

  1. galiba ben de pazartesileri hiç bir zaman sevmedim. Ne öğrenciyken ne çalışırken ne de şimdi. Hafta sonundan sonra evde bir enkaz kalıyor sanki.Kahve yerine sütle karşılaşmak gerçewktende sinir bozucu. Sevgiyle ve iyi bir hafta dileğiyle

    YanıtlaSil
  2. Sadece Pazartesi değil bir de Pazar akşamı vardır benim için, ne de çabuk gelir :(

    YanıtlaSil
  3. Çok kızgın bi yazı olmuş:)
    Zavallı Pazartesiler, kimsecikler sevmiyor onları ,ama haklısıınız çalışan insanların tatilden çıkıpda o ilk iş gününü sevmeleri zor tabiki :)

    YanıtlaSil
  4. Şu pazartesi sendromu denen şey herkeste var sanırım... Bu gün salı umarım biraz daha iyisindir.
    İyi haftalar...

    YanıtlaSil
  5. ben salıyı da sevmiyorum, mümkünse çarşambadan sonrası:) arkadaşın üstüne vazife değil tabi kesinlikle ama sakinleştirmek için mi süt verdi acaba :)))

    YanıtlaSil
  6. Herkes pazartesiden hoşlanmıyor bence :)

    Ayrıca Pazar akşamlarının kabusu daha çocukluktan kalma :(

    Salı daha iyi ve süt kısmını o açıdan düşünmemiştim Yeliz :)

    YanıtlaSil
  7. salı da bitti iymisin şimdi :)

    YanıtlaSil
  8. Hımm, evet iyiyim galiba :)

    YanıtlaSil