28 Ekim 2011 Cuma

Beslenme

Ben biraz hatalı bir katı gıda geçişi yaptım şimdilerde daha iyi anlıyorum. Zaten bir çok konuda 2. bebekte bu hatalara düşmek istemiyorum dediğim oldukça şey var.

Anne sütü veremediğim için 6. ayın sonunda katı gıda temelli bir sisteme geçtim ve saatle programla gidiyordum. Ege yeme sorunu çıkarmadı ve her sebzeyi yedi ama ben önce kendim tadıyorum ve tadsız tuzsuz şeyler vermiyorum. Gerçekten lezzetli tadları yan yana getirmeye ve muhakkak et, sebze, bulgur, mercimek karmasının olduğu sulu bir yemek tarzını benimsiyorum. Sebze mevsiminde ne varsa onu muhakkak koyuyorum. Karnıbahar, kereviz, pırasa, havuç bu aralar mevsimsel sebzelerimiz. Bakliyatta değişiklik yapıyorum. Mercimek, nohut dönüşümlü olarak ilave ediyorum. Yağ olarak zeytinyağı veya köyden sipariş verdiğim tereyağından ilave ediyorum. Et olarak kıyma, tavuk somon dönüşümlü olarak ilave ediyorum. Böyle bir yemek yediriyorum ana öğün olarak. Sofrada pilav varsa muhakkak yiyor geri çevirmiyor. Yayla çorbasınıda severek içiyor. Makarna, boncuk ufak makarnaysa yiyor ama mesela tel şehriye diline damağına yapıştığında öğürüyor. Büyük daha doğrusu diri lokma istemiyor. Maalesef eliyle bir şeyi alıp ağzına götürmesi mucize gibi bir şey. Elma armut gibi şeyleri yiyor ama diğerlerini genelde atıyor. Bunları yerkende dikkatle izlemem gerek büyük bir parşa ısırırsa anında öğürüyor. Bende sabırsız biri olduğumdan kendim besliyorum bundan vazgeçmem gerek ama ona kendisinin yemesi için ne zaman şans vereceğimi bilmiyorum.

Bu arada sabah kahvaltısınıda halen bulamaç olarak veriyorum. Ama 1 bardak süt, tereyağ, bal, 1 adet yumurta ve bir adet rendelenmiş meyveyi lokma lokma nasıl yedirebilirim? Tahıl karışımı ilave ettiğim bu kahvaltıyı severek yiyor. Sonra ben kahvaltımı ederken kendi yediklerimden ufak ufak ona yediriyorum. Her çocuk farklı olur biliyorum ama bu tarzda devam edersem kendi kendini beslemesini öğrenemeyecek diye endişeleniyorum.

15 aylık bir bebeğin daha iyi bir sofra kültürü olması mı gerekirdi acaba?

24 Ekim 2011 Pazartesi

Deprem Hastalık ve Diğerleri

Ne zamandır bir iki satır yazmak istesem bir şeyler oldu. Dün tam post girecekken deprem haberini duydum sarsıldım. Hep ya biz olsaydık diye diye bugünü ettim. Çocuk sahibi olduktan sonra her şeye çok başka bir açıdan bakar oldum. Çok daha duyarlı hassas biri olup çıktım. Delilik derecesinde analizlere girdim ve başka çocuk yapmıyorum ben diyerek kapattım gece gözlerimi. Bilmem ki saat kaçtı? Kaç kere kalkıp Ege'yi seyredip geri dönmüştüm yatağa. İçimden bu gece deprem olursa Ege odasında mı kalmalı? yoksa yanımda kalsa daha mı emniyette? Peki ya onun odası daha güvenli olursa? Ne yapmalıyım???? Kafamda bin tilki biraz sızmışım. Korkuyorum. Çocuğum olduğundan beri her şeyden çok korkuyorum. Eskiden korkmadığım her şeyden çok ama çok korkuyorum.

Bugün Yurt İçi Kargo'nun Van'a ücretsiz kargo götüreceğini öğrendim. Ege'nin olmayan nesi varsa ve hiç kullanılmamış dört adet emziği ve dört adet biberonu yarın kargoya vericem. Elimden geldiğince maddi yardım yapmaya çalışacak ve tüm kalbimle dua edicem. Dün facebook ortamlarında dönen saçma yazılardan bahsetmek dahi istemiyorum. Faşizm denen belanın insanların beyninden silinebilmesi için neler vermezdim. Cahillikle nasıl baş edilecek bilemiyorum. Bunun gibi şeyler beni deli ediyor. Burda o saçmalıkları yazmak istemiyorum öyle düşünen insanlarla aynı havayı solumak dahi midemi bulandırıyor.

Diğer yandan Ege ilk defa hastalandı. Ateşi yok ama burnu aktı bolca hapşırdı ve bu onu oldukça güldürdü. İki gündür fena değildi ama bugün burnu epey tıkalı ve bu onu sinirlendiriyor. İlaç kullanmıyorum. Mandalina suyu, bal ıhlamur filan idare ediyoruz. Ateşi olmadığından şimdilik sıkıntılı değilim. Bir taraftan sevindim bile. Çünkü hastada olması gerek ne yazık ki! Bağışıklık sistemi için virüs lazım.

Birde çok anlarmışım gibi AVON satış temsilcisi oldum. Sormayın oldum işte. Eline krem sürmeyen biri için tuhaf bir durum ama bunu sonra anlatıyım en iyisi. Şimdi Ege için tavuk suyuna çorba pişirmem gerek.

5 Ekim 2011 Çarşamba

Geldim Burdayım

Evime döndüm nihayet. Uzun bir zaman bir yerlere gitmek istemiyorum. Mecburi aile ziyaretlerinin son noktasını koydum zaten kış geliyor artık bu kadarı kafidir sanırım.

Ev delisi olan benim gibi tipler için gurbet yollarında olmak çok feci bir iştir. Misal ben arabada seyahat ederken eğer akşamsa evlerde yanan lambalara bakıp gıptayla iç çekerim. Ah! ne güzel şimdi onlar salonlarında oturuyor bir işle meşgul oluyorlardır. Çay demlemişlerdir belki veya okudukları kitabın en heyecanlı yerindedirler belki de güzel bir film oynuyordur televizyonda. Böyle iç çeke çeke eve bir dönseydim diye diye varırım gideceğim yere. Gittiğim her yerde oralı olmayı becermişimdir ondan yana sorunum yok ama illede evim derim ne yapayım???

Ege dersen eve dönünce deli oldu. O da anası gibi evini pek özlemiş. Nereye koşacağını şaşırdı. Bende döndüğümden beri çamaşır yıkayıp evi temizlemekle uğraştım. Dizilerimin yeni bölümleri başlamış internetten izlemek kısmet olmadı halen merak içindeyim.

Sonra Ege'nin saçları çok uzadı çok hoş oldu ama habire gözünün önüne dökülüyor. Resmen burnuna kadar uzadı ön tarafındaki saçlar. Bir zaman toka taktım ama şimdi tokayı alıp fırlatıyor habire elinin tersiyle saçını ötelemeye çalışıyor. Annem habire çemkiriyor kessene saçını, kessene saçını, kessene saçını, kess.... nihayet dün aldım elime makası ön perçemlerden kısaltıcam güya. Oraya dönüyorum yok buraya dönüyorum yok kıyamıyorum bir türlü. Nihayet Banu'nun gaz vermesiyle kestim ve elbetteki eski Türk filmlerindeki beslemeler gibi oldu Egecik :D Kınalı yapıncak!
Küçük beslemem benim diye seviyorum dünden beridir. Ama yüzü boncuk gibi oldu elini yüzünü gördük zavallının çok şeker bir şey oldu. Eğer berberde babasının kucağında otururda becerirlerse güzel traş ettiricez olmadı bir müddet böyle takılacak.

Bende aynı tas aynı hamam takılıyorum. Kah çok mutluyum kah çok dertli her insan evladı gibi kendimle bir küs bir barışık yaşıyor ve adam sende bende buyum işte deyip kestirip atıyorum. Bu gidişle bir altın gününe girmeme şuncacık kaldı demişti dersiniz.