Bu öğlen yemek için oyalanmadım çünkü evden pırasa getirmiştim. İki dakikada yedim ve çantamı koluma takıp iş yerinden Dilek'le Nişantaşı'na doğru yürüyüşe başladım.
Öncelikle ben Penti'nin blue jean görünüşlü taytlarından almak istiyordum. Dilek siyah ufak bir çanta almak istiyordu. Birde, aktara cilt için bir şey yağı sorucaktı ama neydi unuttum şimdi.Vitrinlerede bakarız diyorduk ama asıl amaç iş arkadaşımız Emre'nin doğum günü için pasta almaktı.
Neyse işte Penti'de gördüğüm tayt tam bir fiyaskoydu almadım. Ama dönerken başka bir çorapçıda gri bir tayt gördüm o güzeldi. Belki olabilir düşünmek lazım. Sonra nihayet girdiğimiz 4. dükkandan Dilek siyah çantasını alabildi ve Pelit'e girip ona buna ağzımızın suyu akarak, bana kalsa meyvalı ama çoğunluğa göre fıstık krokanlı ve çikolatalı bir pastayı alıp doğru aktara gittik. Dilek o adını hatırlayamadığım yağı sordu ve adam bir sürü güzel şey anlattı ama fiyatı 80 TL. olunca iş değişti. Almadık ama ben yasemin çiçeği buldum hemen aldım. Acayip mutlu oldum. Sonra aynı aktarda kefir mayası satıldığını öğrenince onuda aldım. Mutlu mutlu saçlarımı savura savura ofise döndüm. Kapıyı patron açınca hemen çıkıştım. Bahar ayında kendileri Fransa'ya gittiğinde yasemin çayı istemiştim ondan ama bulamadım diye işin içinden sıyrılmıştı. Burnunun ucunda paketi sallayıp, siz getirmemiştiniz ya işte o çay bu çay dedim.
Bir fincan kendime bir fincanda ona hazırladım ama kendsi onu zehirlemeye çalıştığımı iddia etti. Yasemin çiçeğini o kadar fincanda bekletirsen acır tabi. Ofistekilere şahitsiniz, beni zehirlemek istiyor diye veryansın etti :)
Bende tüh! dedim bu seferde olmadı :)
Patroncum, iyisin, hoşsun, espirilisin ama birde zam versen ne şahane olurdu.
Pazartesi öğlesi böyleydi işte. Şimdiyse kırmızı bir elma yiyecek ve sistem şemalarına döneceğim. Çalışmam gerek.
keşke sizin ofise gelseymişim bugün..
YanıtlaSilKeşkeeeee :)
YanıtlaSilAaaa canim ya yasemin cayini nerden aldin? Ben volkswagen calisirken cinlilerle oturuyordum onlardan alistim, zaten yedikleri ictikleri en normal sey yasemin cayiydi :-) harika birsey ama caddede bulamadim.
YanıtlaSilKaç beden giyiyorsun, Beşiktaş'tan 5 liraya buldum ben jean görünüml, tayt, hem de taş gibi. Sana da alayım istersen.
YanıtlaSilDefnenin annesi, Osmanbey metrosu Rumeli çıkışından çıktığında düz yürüyorsun. Rumeli cad. dönerken hemen kafanı sola çevirip Zencefil isimli aktarla yüz yüze geliyorsun.
YanıtlaSilTane olarak satıyorlar. İstersen ambalajlısıda var.
Kaynamış suyu üstüne döktüğünde birden o top açılıveriyor ya, çok zarif bir şeye dönüşüyor. Bayılıyorum o haline :)
Yolun düşerse aklında olsun.
Allaaahh!
Nihan şimdi karşımda olsan olay aynen şöyle gerçekleşirdi "Ay! gerçekten mi? alır mısın? Ne kadar iyisin. Oh be! süper oldu." Sonrasında sıkıca boynuna sarılıyorum tabi :)
Penti'de 28 TL. dedi kadın. Yemin ediyorum cam silerken bile giymem ben onu!
Nihan ya,çok düşüncelisin. Kalbimin gönül telini titrettin yine.
Mühim not: 36 beden giyiyorum ;)
Alırsın di mi? :D
Isatnbul'da yasarken bende ordan kefir tohumu almistim anilarim canlandi. Cicekli caylar cok romantik ya once goze hitap ediyor simdilerde bende gule takiliyorum. Yasemin minik beyaz kokulu bir cicektir. Bu nasil bir yasemindir merak ettim yahu:)
YanıtlaSilAlırım tabii. Hemen yarın alıyorum. İnsallah bitmemistir.
YanıtlaSilBeste bu aslında Çinlilerin Hua cha dediği şay yani "çiçek çayı". Kuzey Çin'de sıklıkla içiliyormuş.
YanıtlaSilYasemin çiçeğinin taç yaprakları ile harmanlandığı için yaygın olarak “yasemin çayı” olarak da isimlendiriliyormuş.
Çinliler daha çok mo li hua cha (yasemin çiçeği çayı) olarak adlandırıyorlarmış. Bir diğer adı da xiang pian cha imiş ki bu da “güzel kokulu parçacıklar” manasına geliyor.
Çayın özelliği şu: Kaynamış suya ecüş bücüş bir ot öbeğini atıyorsun ve o demlendikçe ortaya seyirlik bir durum çıkıyor. İlk baştaki ecüş bücüş ot yerini şahane bir çiçeğe bırakıyor.
Resimlerde gördüğün gibi :)
Bulursan tavsiye ederim.
Nihan, bir tanesin :) Çok sağol.
Ben yeşil çayımı aktardan alırım, içine de yasemin çayı karıştırtırım. Ama bu şeklini denemedim. Galiba bu bir kaç kez demlenebilenlerden her seferinde çayın lezzeti bir başka oluyormuş. Denemedim, deneyenlerin yalancısıyım. Bir de yasemin çayı demek Kirpinin Zerafeti demek:)))
YanıtlaSilSevgiyle
Lalenin bahçesi, işte budur süpersiniz. Evet yasemin çayı demek Kirpinin zerafeti demek :)
YanıtlaSilYazıcaktım ama sonradan vaz geçmiştim.
Bu arada yaseminli yeşil çayı bende severim. Fakat aktardan almadım hiç. Lipton'la idare etmiştim.
Sevgiler.
Çay çok ilginç, denemek isteği doğdu içimde. En kısa zamanda aktara gidip soracağım pek ihtimal vermiyorum bulabileceğime ama....
YanıtlaSilBlogunuza Lale abladan geldim, ama artık sık sık uğrarım heralde hele önceki yazınız var ya hani şu yalandan Lalenin bahçesi durumu:)) beğendim.
Hoşgeldiniz İlknurca :)
YanıtlaSil