4 Şubat 2010 Perşembe

Sıkıntı



Hayatın basit anlarından keyif alabilmeyi istiyorum. Kafamdaki milyon tane olasılık hesaplamalarını saf dışı bırakıp sadece o anı yaşayabilmeyi istiyorum.

Bir an içinde olsa böyle olmasını diliyorum. Üç dilek hakkım olsa ilki bu olurdu ve diğer iki dileğe zaten ihtiyacım kalmazdı. Kafam yorgun, çok yorgun...

Geleceği yönlendirememenin acizliği beni asabi gergin ve hep başı ağrıyan biri yapıyor. Benim elimin uzanamayacağı şeyler olunca geriliyorum. İşler benim eksenimden kaymamalı, planlarımı bozmamalı ama nedense hayatta neye heveslensem kursağımda kalıyor. Kaderle köşe kapmaca oynar gibiyiz. Bazen ben çelme takıyorum ama genelde o.
Şu elimin üstündeki yanığın ardından büzüşüp kalmış yara gibiyim. Koca bir kabuk parçası. Elimi her oynattığımda nasıl geriliyorsa o kabuk, işte bende kaderin her çalımında biraz daha geriliyor ve buruşuyorum.

Bir merhem gerek bana, kabukluğumu unutturacak ama nedense o merhemi hiç bulamıyorum. Belkide ben kabuk olmayı o kadar kanıksamışım ki, başka bir şey olmayı bilmiyorum.

Yalnız kalmaya ihtiyacım var. Her şeyden kaçıp gitmek istiyorum. Başta kendimden. Sonra bildiğim her şeyden. Ama nedense hiç uzaklaşamıyorum. Sanki dünyayı sırtında taşıyan Atlas'ım ben ve bu ağır yükü asla yere bırakmamalıyım.
İnsan kendinden nasıl kaçar? Bir bilsem belki bir şansım olurdu.

9 yorum:

  1. Hayata biraz positiv bakmak gerek, o kadarda kötü degil hersey. o sana celme taktiginda düserken bile gülümsemeyi unutmamak gerek. Hayat sana minik bir mucize verdi bu minik sey kacmana engel olacak. Bazen öyle sey görüyor ve yasiyor ki insan, sonra bir gün sükretmeyi ögreniyor.
    Yada hayata isyan ettigin birgün oluyor, sonra kizin camasir makinasinin sesine garip garip oynuyor ve yine gülmeye basliyorsun... :-)

    YanıtlaSil
  2. Ruhdağı, o kadar sıkılmışsın ki!Benim de uzun zamandır dualarımda hep "tertemiz bir zihin" vardır... en büyük oyunu zihnim, beynim oynar bana, çoğu zaman rahat vermez...
    Ama sıkıntı da geçici biliyorsun, rahat zamanlar gibi...bir mutlu oluyoruz, bir mutsuz..mutluluk da geçici, mutsuzluk da..ben çareyi ufak mutluluklara tutunmakda buldum...bir de umutlu olmaya çalışıyorum, her şeye rağmen, her gün tekrar başlıyor çünkü...her gün her şeyin daha iyi olması için bir umut...derin bir nefes al, bebeğinden güç al, inanıyorsan dualarını oku ve sağlıklı bir uykuya bırak kendini...ve harika bir Cuma gününe uyan...daha fazlasını yapmak isterdim senin için bu satırları yazmak dışında...aklımdasın ve bu gece dualarımda sen de olacaksın...iyi geceler tatlım...

    YanıtlaSil
  3. Başkalarına yardıma koşunca kendi sıkıntılarını unutuyorsun.. Nasıl yaparsın bilmem sadece bunu söylüyorum..

    YanıtlaSil
  4. İsyan etmemek ne kadar zorsa inan bana o kadar da büyük oluyor getirisi.
    Hayatı akışına bırakmak lazım aslına bakarsan. Gelen hiç bir şeyin nedensiz, boş yere, sadece sana sıkıntı yaratmak için gelmediğini durup durup tekrarlamak ve bunları kabul etmek lazım.
    Kabullenişle birlikte karşısında kaya gibi, dağ gibi dimdik durarak büyüttüğün şeylerin tek tek eridiğini, aslında hepsinin senin bir parçan olduğunu görüyorsun. Saygı duymaya başlıyorsun. İçin bir müddet daha sıkılmaya devam ediyor ama artık daha rahat nefes alıyorsun. Bilincin farklı yorumluyor olayları. Bu sefer daha da güçleniyorsun.
    İnsan acı çekmeden öğrenmiyor. Ama acı çekerken bunu da farkında değilsen malesef yine(ve hala) öğrenemiyorsun.
    Farkındalık o kadar zor ve sorumluluk gerektiren bir şey olmasına rağmen sana getirisi çok büyük.
    Bir hayat büyüyor içinde, uzun zamandır okuyorum yazdıklarını.
    Kabullenmeyi dene lütfen. Karşı koyma. Bırak gelen gelsin ve sen kendini suçlama bu dönemde. İnan hepimizin başına öyle şeyler geliyor ki. Bunları değiştirmeye karar ver ve ilk adımı kabullenerek yap. Hayatı akışına bırak, değiştirmeyi deli gibi denemektense onları kabullenerek kendi bakış açını değiştir.
    Bebeğini kucağına aldığında zaten bir çoğu kendiliğinden anlamını yitiriverecek, göreceksin...
    Kocaman sevgilerimi gönderiyorum sana ve içerdeki ufaklığa :)
    NzN

    YanıtlaSil
  5. gene pesimist peryod gelmis:) bak arada su bloga http://gidilmeyen.blogspot.com/ ogrenecek cok seyimiz var:)bana 7 ozelligimi yazdirip gozatmadigin gercegini unutturamazsain bu arada soolim dedim:)))

    YanıtlaSil
  6. Defnenin annesi, haklısın sonuna kadar ne söyleyebilirm ki, bazen böyle işte :)

    Peren'cim, gece duan işe yaradı merak etme daha iyi bir cumaydı :)
    Sağol yürekten...


    Asortik Krep, doğru. Teşekkür ederim. Deniycem.

    Nzn, yorumun gerçekten çok anlamlıydı benim için.
    Teşekkür ederim zaman ayırıp okuduğun, üşenmeyip yazdığın için.
    Sağol.

    Beste'cim, neden öyle dedin. Ben bakmaz olur muyum. Yorum yazmadım ama kafam çok dalgın yazdığımı zannettiğim yorumları bloglara girdiğimde göremiyorum oysa yazdığıma o kadar eminim ki. Acaba onaymı vermedi diye çamur atıyorum birde. Beni mazur gör :P Listede olan herkesi ve oraya alamadığım daha başka bloglarıda okuyorum. Sessiz okuyucum bazen idare edin :D

    Verdiğin linke bakıcam şimdi öptüm seni.

    YanıtlaSil
  7. senin şu hormonlar yine seni üzmüş anlaşılan. küçümsediğimi sakın düşünme, ama bu faktörü de aklından hiç çıkarma. kötü kötü düşünmeye başladığında bir 'siyeeee, biliyorum yine azdınız 'de kendine. kocaman kocaman gülümsüyorum şimdi sana, ayna gibi düşün, bulaşsın sana da:)

    YanıtlaSil
  8. tek suçlu şu anda tamamen başka boyuta geçen hormonlar. Sıkılınca şöyle derim. Hiç bir şey sonsuz değil, sıkıntalarda öyle . Bu da geçecek mecburen geçecek, ben istesemde istemesem de geçecek. Çok iyi hissederim kendimi o zaman...

    unutma bazen Atlas bile vazgeçebiliyor, silkinebiliyor:)))

    Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  9. elektra, suçu hormonlara atıcam ama öncesini bilmesem :) hadi dediğin gibi olsun.

    lalenin bahçesi, benimde silkilmeme az kaldı inşallah :)

    YanıtlaSil