Akşam 21:00'de uykum geldi. Uykudan çok bir ağırlık hissiyle devrildiğim yatağa. Yastığı kucaklayıp sızmışım güya banyoya gidiyordum duş almaya. Gece Memo yatarken üstümü örttü istemedim sıcak dedim, değil dedi. Saçlarımın dibi terledi dedim, yok dedi kadın üşürsün! Yok dedim üşümem.
Sonuç, gece 02:00'de tutulmuş bir sırtla ve sol karın boşluğumda süren harfiyat çalışmasıyla uyanış. Çiş arası ve mutfaktaki kiraz tabağına depara geçiş. Tek tek ye şunları diye kendimi ikaz ederek dibini boyladım kasenin. Gece kalkıp kiraz yemek şekeri çıkarır di mi? diye vicdan muhasebesi yaptım. Gidip bir bardak süt içsem ya!
Şimdi aklıma annemin Banu'ya hamileliği geldi. Banu ekim doğumlu olduğundan annem yazın en sıcak dönemlerinde hamileydi ve limon aşererdi. Gece yarısı bilmem kaçta mutfaktan sızan ışığa illaki bende uyanırdım ve hemen dibinde biterdim. Bir dilim limonda bana verirdi. Uykulu gözlerle o ekşi limonu yemek bana çok keyif verirdi. Annemle gecenin bir yarısı gizlice paylaştığımız bir sır gibi gelirdi. O vakitte bunu yapan başka iki insan daha muhtemelen olamazdı. İkimize özel bir şey diye mutlu mutlu ekşi bir yüzle emerdim limonu. Uyku daha bir keyifli gelirdi sonrasında. Bir ayin gibi hemen hemen her gece tekrarlanırdı.
Üç beş sene sonra bende ikinci bebeğime hamileyken bir gece yarısı yine böyle uyanacağım ve mutfakta tıkırtılar çıkarırken bir bakmışım oğlum banada ver diyen gözlerle yanımda bitivermiş. Ne yiyorsam bir parçada ona verecek ve mutfak masasında gizli bir şey yapıyormuş gibi sessiz ve keyifli olacağız. Yıllar sonra annem kardeşime hamileyken diye başlayan bir not düşecek belki günlüğüne. Bilmem ne zaman olur ama olacak biliyorum.
Nazlı'da ekim doğumlu... Kumburgaz'da gece yarısı , buz dolabının başına diklip buz gibi kızılcık kompostosunu , sürahisi ile birlikte kafama dikişim aklıma geldi...
YanıtlaSilne güzel , o ilk ayların sıkıntısını geride bırakıp, hamileliğin keyifli anlarına geldi ya sıra... hem de hamileyken ikinci bebeğin kararı bile verilmiş de... sıra o zaman hatırlanacaklara kadar gelmiş... e süper... birincisi doğduğunda ikincisine karar veren biri olarak kutlarım sizi:))))
Ben yokken gelişmeler olmuş burada :))
YanıtlaSilBenim oğluş da ekim doğumlu ve ben günde bir kilo yeşil erik yerdim,bir kilo da boza içerdim :)
Foça'dan bu postunu gece yazdığın anda yakaladım biliyor musun?:) Telefonumdan takip ediyordum..yalnız bir türlü bişi yazıp ses vermeyi başaramadım, oysa çok istedim...ne acaip bir çaresizlikti:)))
YanıtlaSilHayaline bayıldım, siz ikiniz oluşunla harikasınız, üçünüz de harika olacaksınız:)))Bir de Memo var tabi:))))
Merhaba
YanıtlaSilBloğunuzu keyifle takip edenlerden birisi de benim. Ancak uzun süredir yazmıyorsunuz, meraklandık :) olumsuz bir durum yoktur inşallah?
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYorumlara geç cevap vermek adet oldu bende özür :)
YanıtlaSilLalenin bahçesi, kızılcık kompostosu hımm ama olmadı ki, aklıma düştü işte yine :)
Evet, evet o ilk ayların dehşetinden eser kalmadı çok şükür. En mutlu olduğumuz dönemdeyiz ama yakında bitecek ne yazık ki :)
Bebek yapma kararım ya hep, ya hiç üzerine kuruluydu. Mümkün olursa üçüncü çocuğada varım ben :)
Asortik Krep, Allah diyorum. Bir kilo yeşil erik, bir kilo boza :) Boza içmedim hiç bakın şimdi aklıma o geldi. Kışın zaten kusmayla geçmişti ama aklımda kalmıştı. Erik konusunda bende sınır tanımıyorum valla :)
Peren, ben kıskançlığımdan yorum yazamadım sana :) Nasıl kıskandım senin o 5 günlük kaçamağını anlatamam. Ne iyi yapmışsın gitmekle.
Üç kafadar olunca biz, vay Memo'nun başına geleceklere :D
Sessizce, bende sizi takipteyim :) Ne hoş, endişelenmeniz merak etmeniz. Olumsuz bir şey yok. Sadece tembellik :) Üşengeçlik :D
Hepinize selam eder yorumlarınız için mersi derim.
Yav! seviyorum ben sizi kızlar :)