21 Haziran 2010 Pazartesi

Kelebek Etkisi




Bu sabah taksiden iner inmez kahverengi bir kelebek gördüm. Işıklardan karşıya geçene kadar bana eşlik etti. Başımın üstünde döndü, pikeler yaptı.
Güzel kahverengi bir kelebek.

Ben yeşil yanınca karşıya geçtim o aksi yöne doğru uçtu. İçimden arkasına takılmak geçti. Düz gitmek yerine sağa doğru kıvrılıvermek istedim. Metroya doğru yürüyüp, Taksim'e geçmek ve oradan yürüyerek Galata'ya inmek istedim. Belki kahverengi kelebekte bana eşlik ederdi. Yürüyerek Galata köprüsünü geçer Eminönü'ne giderdik. Mahmutpaşa'da ki tüm dükkanlara girer çıkar, bütün ıvırı zıvırı karıştırırdık. Çemberlitaş'ta yorgunluğumuzu nargile ve elmalı çayla unutur, Kapalıçarşı'ya doğru seğirtirdik.

İşte kahverengi kelebek ve ben, tüm gün gezebilirdik. Sadece ben düz gitmek yerine sağa doğru kıvrılıverseydim. Düz gidince ofise gidiyorsun çünkü ve pazartesi sabahına Maria Calas'la yumuşak bir geçiş yapmaya çalışıyorsun.

Üstelik Maria Calas dinledikçe, kahverengi kelebeğin arkasına düşmediğine daha çok yanıyorsun.

4 yorum:

  1. o kelebek ben olayım birlikte gezelim istanbulu:)

    YanıtlaSil
  2. Keşke...

    Not: Enerji içeceğini iğrenç bulan biri daha olması ne güzel :D

    YanıtlaSil
  3. Aaa geçen gün de bana aynısı oldu. Sabah körü servis beklerken dibimde bitiverdi kelebeğim. Çok zevkliydi, aklıma "You've Got Mail" filmindeki o birbirlerini tanımadan aynı şeyleri yaptıkları sahneler geldi.
    Sonra bu öğlen de iki tane birden gördüm. Bu ara İstanbul'u kelebekler bastı, ne güzel...

    YanıtlaSil
  4. Bana sliding doors'u anımsattın, acaba kelebeğin peşinden gitmiş olsan nasıl bir post okuyor olurduk şimdi :)

    YanıtlaSil