1 Şubat 2013 Cuma

Harala Gürele

Sevgili cuma geldi bile. Hafta nasıl başlıyor nasıl bitiyor hiç bir şey anlamaz oldum. Yaptığım bir şeyde yok ama habire bir koşuşturma içindeyim ve hatta şu saat itibarıyla yorgunluk belime belime vurmakta.

Ege şen kahkahalarını hav havını yumuşak polar battaniyesini yanına alıp çoktan uyudu. Bütün gün uyusun diyorsun sonrada elini ayağın kaşınmaya başlıyor. Uyuduğu zaman ondan bahsediyorsun ve gün içinde yaptıkları aklına geldikçe tebessüm ediyorsun. Be kadın sen bu çocuk olmadan önce nasıl yaşamışsın hayret!
Son bir iki gündür Ege melek oldu. Maşallah diye diye bir hal oldum. Bir kere çok tatlı çoook. En önemlisi yemek yiyor! İnanasım gelmiyor ama hastalığı atlattıktan sonra daha bilinçli yemeye başladı gibi. Dün bir tane havuç yedi bugünse göbek marul! Ağlayasım var çok mutluyum. İnşallah geçici bir hal değildir :)

Bende cuma geldi diye seviniyorum. Zira cuma benim için pazar demek. Pazar demek taze sebze demek. Mutlaka balık alınmalı demek. Kışın cuma günlerinde akşam vakti bizim sokaktan ve hatta semtteki herhangi bir sokaktan geçerseniz, her evden ayrı ayrı balık kokusu gelir :) Çok hoşuma gider. Balık sanki sadece cuma günleri yenmeli gibi. Yada cuma günleri daha bir lezzetli sanki :)
Geçen cuma günü aldığım bal kabağından çok memnun kaldığım için bu hafta yine o tezgaha uğramak istiyorum. Bu sefer bir kısmıyla çorba yapmaya niyetliyim...

Vallahi gördüğünüz gibi, artık tek derdim cuma günü balık almak kabak almak. Egede yemek yiyorsa başka derdim yok. Daha doğrusu dertlenmeye gerek yok. Hayat çok kısa ve hiç bir şey için kendini hırpalamaya değmez. Eften püften şeylerle kendi kendimize eziyet edip duruyoruz. Ben bunu Ege doğunca anladım. Şükür hiç anlamaya da bilirdim. Yaş 35 ve yolun yarısı terennümü doğru. Yolun yarısı ama asıl yarısı ve asıl yaşamak şimdi başlıyor. İlk 35 yıl hay huy içinde kendini bulma arayışıyla geçip gitmekte ve sonra bir aydınlanma dönemi geliyor. Kimisi bunu bir çocukla buluyor kimisi başka bir şeyde ama bir şekilde aydınlanıyorsun. Elbette aydınlanmak istersen :)

Şimdilerde kendimi daha huzurlu, daha dingin, daha emin bir 35 yıl yaşayabilmenin heyecanıyla sarmalanmış buluyorum.
Ne mutlu bana!



2 yorum:

  1. Çocuk uyusun diye dört gözle beklemek ve uyuyunca da uyansın da seveyim diye sabırsızlanmak, sürekli ondan bahsetmek bir anne klasiği sanırım. Bu arada Allah pazar alışverişlerinden daha ciddi sıkıntılar vermesin ömrünce. Yazdıklarını okuyunca içimden böyle dua etmek geldi. Sevgiler :)

    YanıtlaSil