Saat 01:30 yanlızım. TRT-2'de Divan "Klasik Türk Müziği" isimli programı izliyorum. Dinlediğim şarkı beni efkarlandırınca, gittim sigara tabakasından bir cigara aldım. Evde çakmak yoktu mutfak ocağının ateşinde yaktım.
İyiki TRT-2 ve Cnbc-e var diye geçirdim içimden yoksa bu koca kutu ne işime yarardı.
Bu akşam tek başıma otururken bacaklarıma serdiğim kırmızı polar battaniyenin altında bir sürü şey düşündüm. Aklıma sıralı sırasız bir sürü şey geldi. Tek kaldığımda yaptığım gibi kendimle konuştum. Evde bu deliliğimi görecek kimse olmaması iyi bir şey.
Karnım acıkınca dünden kalan iki kaşık pilavı yedim. Sonra bir ara ekmeğimin arasına biber turşusu tıkıştırdım, üstünede bir bardak su. Tok olmak ne iyi. Doyunca açlığı unutmak ne kadar adice.
Her zaman olduğu gibi evde tek kaldığımda sanki bütün insanlık yer yüzünden silinmiş ve bir ben, bir Tanrı kalmış gibi hissettim. Tanrı'yla baş başa olmak beni utandırdı. Ondan kaçtığımı hissettim. Aslında bildiğim şeyle yüzleştim sadece. Biraz daha zaman istedim ve her türlü aptallığım için özür diledim. Bazı bazı olduğu gibi içimde var olan ona ulaşma arzusunu hissettim. Yani bir şey oluverse ve ben yedi katı hemencecik aşıversem ve öylesine hiç bir söz olmadan ana kaynağıma ulaşsam ne iyi olurdu. Kendimi uzaydaki ana gemiye varmaya çalışan bir keşif aracı gibi hissediyorum.
Bu akşam bir kez daha kendimle kalmanın bana hiç yaramadığını teyit ettim. Oyalanacak bir şeyler yoksa hele, çok daha vahim. Kitap veya bir film filan olmalı. Düşünmemi engelleyen her şey mübah bu halde. Bu zamanlarda kollarımı dirseklere kadar sıvayıp ellerimi kalbimin içine sokuyorum. Kendime acı çektirecek her şeyi bulup çıkarıyor, yeniden ve yeniden silip parlatıp itinayla yerine yerleştiriyorum. Unutmaya yüz tuttuğum her şeyi yeniden hatırlatıyorum kendime. Bazen acıyıp çocukluktan güzel bir anı bulup kendimi teselli ediyorum. Kendime acımak büyük bir haz veriyor bana. Hastalıklı ruhumun elinde oyuncak olduğumu düşünüyor, bu tuzağa düşmiycem diye kendimi motive ediyorum. Ama olmuyor. Her seferinde bilmem kaçıncı kez aynı acılara gark oluyor, yaralarımı kanatıyorum. Kabuk bağlayan her şeyi yeniden kanırtmak, daha derinlere kadar inmek kaçınılmaz oluyor.
Kim bilir sende benim kadar üzülüyor musun?. Yaşlandın mı?, ellerindeki damarlar daha mı belirgin?. Güldüğünde yanağındaki çukur halen içimi ısıtır mı?.
Benden daha beter olduğunu biliyorum ve senin acı çekmen beni dahada üzüyor ve bir kezde onun için üzülüyorum. Bütün her şey bazen o kadar saçma geliyor ki, kendimi tanıyamıyorum ve çok ikiyüzlü buluyorum. Sadece bir maskenin arkasında saklanıp rol mü yapıyorum, yoksa gerçekten mutluyumda bunu mu hazmedemiyorum anlayamıyorum. Sanki iyi olmamalıyım hiç ve sanki her şey benim suçum.
Seni hatırlatan her şey, içimi kanatan her şey, seni bana daha yakın tuttuğu için ve yara her daim taze kaldıkça sen hep benimle kalacak olduğun için belkide bütün bu ruh hali.
Neyse ne, hemen şimdi saçmalamayı bırakmalıyım. Bulaşık makinesini boşaltmam ve mutfağı toparlamam gerek. Sonrasında sıcak bir duş ve ağlamanın verdiği huzurla uyumalıyım işte hepsi bu.
hiç en yakınımı kaybetmedim ben. Bilmiyorum nasıl bir duygu. Bildiğim tek şey, anne-baba olduğumuzda, çocuklarımızın bizim yüzümüzden üzülmesini asla istemeyeceğimiz. İnan ki senin üzülmen, yaralarını deşmen onu sana daha yaklaştırmıyor, sadece üzüyor. umarım huzurlu bir güne uyanırsın, sevgiler
YanıtlaSilHakan bana bir kere sen bence mutlu olmak istemiyorsun demisti, evet sanirim oyle, istedigim herseye ve daha fazlasina bile sahipken bu kadar huzursuz olmam mutlu olamak istemememden. İcimde surekli sizlayan bir yer oldukca da hep boyle olacak. Ama keske benim babam da benim icin hatirlayinca en azindan birazcik da olsa icimi isitan bir ani olabilseydi. Ben ondan nefret bile edemiyorum. Bir babanin kizina yaptigi kotulugu baska hic kimse yapamaz sanirim.
YanıtlaSilDün gecene ortak olup, okurken her anını sanki bende yaşadım.Yalnızlığın oyunu bu...yalnız kalınca bende aynı şeyleri yapıyorum çoğunlukla, bazı bazı bir tanecik sigara banada eşlik ediyor.Sonuda ayen senin gibi gözyaşları ile bitiyor.Geçmiş gitmiş olsun.
YanıtlaSilben evde yalnız kalınca bir bakmışım kafamda annemle konuşuyorum, ona bir şeyler anlatıyorum. Bir yerde okumuştum , kafanızda bir baloncuk oluşturun, sizi üzen anıları onun içine koyun bırakın gitsin , sonra bir başka baloncuğa hayatınızın en güzel anının resmini koyun. Valla işe yaradı. Sevgiler size
YanıtlaSilNihan çok üzgünüm. İçimden bağıra çağıra ağlamak geliyor ama yapamıyorum.
YanıtlaSilArtık bitsin bu kabus uyanmak istiyorum :(
Herşey kötü bir rüya olsa keşke...
ve Yeliz inan her şey çok güzel olacak sen hiç bir şeye canını sıkma ne olur.
YanıtlaSilBenim huzurlu günlerim sadece kendimi aldattığım o günlerden biri olacak sadece :(
Ama senin için her şey çok güzel olur inşallah :)
Ebru 'cum, sağol. Geçti gitti say.
Hayat Rima'nın sarı saçları kadar aydınlık olur umarım :)
Baş ağrın geçmiştir inşallah :)
Sevgili Lalenin bahçesi her yorumun ayrı bir şifa bana.
Tavsiyenizi deniycem söz :)