11 Ocak 2011 Salı

Kumkuma

Ben çocukken hiç parka gitmedim. Gitmedim işte götürülmedim. Dolayısıyla benim hayatım evde geçti. O sebepten 4 yaşında tutturdum kardeşim olsun ne olur onunla oynarım, severim diye direttim. 5 yaşında kardeşim oldu. Birken iki oldum. Yine evdeyiz. Hep evdeyiz dışarı çıkamadık. Ne olur okula gideyim dedim tamam diyip müdüre yalvar yakar ilkokula yazdırdılar beni. Müdür iki gün sonra sıkılır dediyse de annem ikna etmiş, bende sıkılmadan kaç sene okudum müdür bey naber?
Sabahçıyım ve sınıfta en ufak benim. En azından 6 yaşını doldurmuş herkes, bense daha 5 yaşına bir iki hafta önce girmişim. Ama çocuk yüzü gördüm değişiklik oldu :)

Bir gün hadi git oyna dedi annemle babam, balkondan beni izliyorlarmış. Yolun karşısında çocuklar var, bende çok yakınlarında değil ama uzaktan bakıyorum. Oyunun ne olduğunu bilmiyorum. Nasıl oynanır hiç bilmiyorum. Eteklerimin ucundan tutup bekliyorum neden sonra bakkal bana gofret veriyor yok almam diyorum, al kızım baban söyledi bak balkondalar al dedi. Ben yine almam diyorum sonra annemi gördüm balkonda al dedi aldım. Ben al derlerse alırdım, alma derlerse almazdım. Orada öyle durdum gofreti yiyene kadar sonra boynumu büküp baktım balkona, geliyim artık sıkıldım ben burda diye. Gel dediler gittim.
Sokak sıkıcıydı, çocuklar anlaşılmazdı, çocuk gibi oynuyorlardı halbuki ben çocuk muydum? Peh! tabi değildim. Ben artık 5 yaşındaydım bir kere. İlkokula başlamışım, okumayı sökmüşüm, böyle çocukluklarla uğraşacak halim yok. Oyunun ne olduğunu bilmiyorum ama ne acı. Sokakta koşmayı bilmiyorum. Sonra sonra okula başlayınca izin verdiler apartmanın arkasında oyun oynamama. Sonra öğrendim koşmanın çok güzel bir şey olduğunu. Üstün başının tozlanması çok güzeldi. Arkadaşımın büyük abisinin bisikleti vardı arkasına otururduk gezdirirdi bizi. Sonra uçurtma uçurtmuştuk bir keresinde. Yaz günleri uzundu ne güzeldi bağırış çağırış eksik olmazdı.
Hele 86 senesinde babamın iş kurma sevdasıyla apartman dairemizi satıp, sokaklarında kadınların deri kesip ördüğü, tüm gün çocukların sokakta bağırıştığı Perihan abla tadında bir semte taşınınca, oyun daha bir güzelleşti. Burda daracık bir sokakta hep anne gözü önünde, istediğimiz gibi oynardık. Bütün komşular bir birini tanırdı. Sapıklardan, kaçırılmadan korkmadan sokaklarda olurduk.

Fakat babam bizi hiç gezmeye götürmedi, annemde bilmezdi öyle parkmış şuymuş buymuş. Biz ancak yazları Ankaraya anneannemlere gittiğimizde Gülhane Parkına giderdik. Orada bugi bugiler vardı en keyiflisi oydu. Tahtırevalliyi sevmezdim popom acırdı, çarpışan arabalara binince dudağımı patlattım dayım güldü çok. Bir daha binmedim zaten en güzeli bugi bugiydi oydu işte. Benim çocukluğum böyle geçti. Kaymayı filan beceremeden büyüdüm gitti. İstanbul'u hiç bilmeden liseye geldim ben. Gezmeyi tozmayı sonradan öğrendim çok sonradan. Annem çok korumacıydı belki bu sebepten, belki oda böyle yetiştiğinden bilemem lakin bildiğim Ege'nin de benimle aynı akıbete uğramasını istemediğim.

Fakat istemesem de giderek öyle olacak gibi. Genlerime işlemiş evham. Hasta olur, hava soğuk, keyfini ne bozucaz şimdi gibi abuk sabuk sebeplerle evden dışarı çıkartmıyorum çocuğu. Hep nisan gelsin bak o zaman gör diye tutturmuş gidiyorum. İçimdeki ses, lan yürü git! o zamanda gezemezsin sen dedikçe, seni duymuyorum diyip kaçıyorum. Lütfen Ege'de benim gibi olmasın. Oynamayı bilsin, tek arkadaşı ben olmıyım ya. Gerçekten nisanda bari gezdirebiliyim çocuğumu. Sokak ne bilmeden yaşına girecek zavallı.

Evdeyken olan en büyük güzellikse, artık Ege'nin uykusu geldiğinde, sallamadan pışpışlamadan battaniyesini kucaklayarak, poposunu bana dönüp uyuması oldu. Korkarım Ege'de benim gibi, çocuk muyum ben? büyüdüm çoktan havalarında.

Offf! off!

6 yorum:

  1. bi arkadaşım var aynı sen hatta daha beter. ilk sokağa çıkışında 7 yaş filan:) düşmüş, koşmayı bilmiyormuş:)) yok yok ege sana bakmaz çıkar sen de üşümez merak etme:)

    YanıtlaSil
  2. Canım çok Guzel yazmissin çocukluğunu..önce eline Saglik.
    Ben de senin gibiydim Kaan i daha ilk aylarını henüz gecmis olduğu aylarda hava soğuk üşür hasta olur diye dışarı cikarmazdim. Benim pimpirikliligim evde kavga konusuydu
    şimdi ise buz gibi havada bile sıkıca giydirip,gerekirse Arabasinin ruzgarligini da ortup çıkarıyorum
    zamanı gelince sen onu da hissedeceksin
    anneler bilir
    rahat ol;)

    YanıtlaSil
  3. Zaten erkek çocuklarını bir noktada dışarı salman daha iyi oluyor, zira toptu pisikletti her bir şeyi evde yapmaya çalışıp kafayı yediriyorlar insana. Koltuktan koltuğa zıplamak en keyifli oyunumuzdu bizim de kardeşimle

    YanıtlaSil
  4. Arifecim,
    Bloguma bıraktığın nazik yeni yıl mesajini uyarı maili spam dosyasına düştüğü için şimdi gördüm. Nazik dileklerin için çok teşekkür ediyor, ben de sana Ege ve Memo ile çok güzel, sağlıklı ve huzurlu bir yıl diliyorum. Ege'nin maceralarının sıkı bir takipçisi, kendisinin ve o gülen ( maşallah) gözlerinin en büyük hayranlarından biri oldugumu da ayrıca belirtmek isterim. Sevgiler,
    Nihan

    YanıtlaSil
  5. Yelizcim, senden beteri var diyorsun yani :)

    Anne müdürü, öyle ama di mi? Nisana gelsin o zaman valla çıkıcaz dışarıya ama şimdi gripti şuydu buydu ne gerek var? :)

    Yazmak iyidir, valla bakalım Ege nasıl olacak. Merak içindeyim. Çok azman olmaz inşallah :)

    Nihan, çok teşekkür ederim. Güzel bir yıl olur inşallah hepimizin adına :)

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. Ya çıkar arkadaşım ya, gribe de iyi gelir temiz hava.
    Ben de snein gibi büyüdüm. Kışın salonumuzun camını açıp dışarı baktığım bir resmim var üzerimde mont, atkı, şapka, eldiven filan :))) Ben kızımı çıplak büyütüyorum, annem kafayı yiyor. Hala da her gün sokakta en az 1-2 saat.
    Bu arada bronşiolit oldu, 3 ay sürdü, yeni geçti. Araştırdım, virütikmiş. İlaç da kullanmadık, bol bol temiz hava aldı, yorulunca eve geldi uyudu sıcak sıcak, turp gibi şimdi.
    Çıkar Ege yavrusunu dışarı, Nisan'a daha çok var. Vee bence aslında dışarı çıkmak istemeyen sensin sanırım da bahane üretiyorsun :)

    YanıtlaSil