20 Ağustos 2008 Çarşamba

Romantizim ve kilolar






Kilo alıyorum diye vahlandığım zamanlarda doğruca Oya Hanım’a http://www.kedilimutfaklar.blogspot.com/ misafirliğe gidiyorum. Onun benden haberi yok ama benim ona sevgim ilgim pek çok. Açık radyo’dan gelen bir sevgi var öncelikle ve sonrasında bloğundaki yemek tarifleri ve bunları anlatışındaki şahane üslubu.

Alkol delisi değilim velakin, şarap içmeyi severim. Soğuk kadehlerde beyaz şaraplar ve yanında buğusu üzerinde üzümler, balon kadehlerde kırmızının zerafeti ve Memo’nun hazzetmediği ama benim ayıla bayıla yediğim bol kokulu Fransız peynirleri. Ben keyif için mey almakta sakınca görmüyorum iş ki, kişi dertlenip de içmeye kalkmasın.
Ama en çok Memo’yla beraber oturduğumuz sofraları severim. Hoş ve mütavazi çilingir sofralarıdır bunlar. Kıymetli eşim sağ olsun pek sofra adamı değildir. Yemek yenilip kalkılmalı, öyle uzun uzun masada oturamaz. Bende bütün akşam az meze, az rakı takılalım isterim ama genelde bu muhabbet üçlü koltukta devam eder ve önümüzde mevsimiyse kavun ve beyaz peynirle.

İşte Oya hanımın en çokta yaptığı yemeklere eşlik ettiği rakı kadehini ne zaman bloğunda görsem içimdeki şeytan fıkırdamaya başlıyor. Bu akşam bir sofra kursak mı? diye. Aman kilo alıyormuşum ne gam. Yemeği sevmek ve yapmayı ayrıca bam başka bir aşkla sevmek işte Oya hanım beni bu haliyle mest ediyor. İçimi açıyor, günümü aydınlatıyor. Mesela ben onun şam fıstıklı bulgurlu pilavlarına filan deli oluyorum. Aklıma hiç gelmeyen kombinasyonları sunması benim için çok faydalı oluyor.

Nerden geldim bu konuya ha! Kilo. Ben yeme kültürümü değiştirmiş değilim ama biraz semiriyorum sanki bu günlerde. Halen bol sebze ve meyve ağırlıklı besleniyorum. Tatlı ve hamur işine hiç düşkünlüğüm yoktur. O zaman kala kala geriye hınzır şaraplar kalıyor. Sıcak havalarda içilen soğuk biralar ve Paşabahçe’den iki adet aldığım o nazik ayaklı bol buzlu rakı kadehleri.
Bu yetmezmiş gibi romantik eşim bu hafta izinli olduğu için evde canı sıkıldığından bana sürpriz bir doğum günü hazırlamış. Doğum günümden 14 gün önce ön kutlama yapıyoruz. Ramazan’a denk gelmesi sebebinden doğum günümde dışarıda bir iftar yemeğiyle hallederiz demiştik. Memo’cum sağ olsun benim ona kendi ellerimle yaptığım pastadan sonra, acele davranıp dışarıdan hazır pasta almış. “Neme lazım yine pasta filan yapar” diye düşündü her halde.

Dün işten dönüp kapıda karşılandım ne hoş. Sonra ben salona geçince mutfaktan pastasıyla çıktı. Şok oldum gerçekten sürpriz oldu. En sürpriz olansa daha önceden soğutulmuş kadehlerde servis ettiği beyaz şaraptı. Gönlümü en çok bu çeldi doğrusu.




Hediyesini de verdi. Geçen hafta sonu bilgisayar almaya gittiğimizde görmüştüm ve aman şimdi durduk yere birde bunu almayalım diye gözüm arkamda çıkmıştım. Gerçekten çok sevindim.


Çaldığında Zırrr! diye yeri göğe katsa da seviyorum.Perili köşklerdeki telefonlar gibi valla sesi çaldı mı adamı koltuktan zıplatıyor ve istem dışı “Hayırdır inşallah” derken buluyorsun kendini.

İşte bu erken parti yüzünden yine dün yuvarladım iki kadeh beyaz şarap. Sonra aklıma Oya hanım geldi. Aman dedim afiyet olsun bana. Ruhumu beslemedikten sonra ne anlamı var zayıflığın şişmanlığın.
En kısa zamanda kapanışı rakı sofrasıyla yapmalı ondan sonrası “Hoş geldin Ramazan”


Birde bugün indirimden kitap aldım. 31 ağustosa kadar %50 indirimli olan bir stand açmış Remzi Kitabevi(Rumeli cd. olan)



Eve dönerken başladım biraz ucundan okumaya. Postu gönderdikten sonra devam etmeyi düşünüyorum. Durumlar böyle.


Dip not: Şu postu gönderene kadar 4 tane çiğ köfte yedim. Acılı ama etsiz olanlardan. Suç sadece şarapta mı? ya benim bu kapılarını bugünlerde sonuna kadar açmış olan iştahım. Var bu işte bir keramet ama hadi bakalım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder